Türklerin Müslüman Oluşu Hakkında Bilgi
Türklerin Müslüman Oluşu
Türklerin asıl dini Gök Tanrı inancı idi. Orhun Kitabeleri’nde de belirtildiği gibi bütün kâinatı yaratan Gök Tanrı idi. Türk hükümdarlarına kut verip, iktidar sahibi yaptığına inanılan güç de Gök Tanrı idi. Bugünkü Tanrı sözcüğü, Orhun Kitabeleri’nde Tengri veya Tengiri biçiminde geçmektedir. Bu sözcük, bazı söyleyiş farklılıklarıyla hemen hemen bütün Türk lehçelerinde kullanılmıştır.
Türk inanışına göre gök ve yer yedişer kat yaratılmıştı. Tanrı göğün son katında otururdu. Yerin ve göğün ortasında insanlar ve diğer canlılar yaşardı. Tanrıdan başka kutsal olan şeyler de vardı, ama bunlar Tanrı değildi, Tanrı tekti. Türkler için Gök Tanrı çok önemli idi. Çünkü onlara güç verdiğine, onları zafere ulaştırdığına ve millete hayat verdiğine inanırlardı. Nitekim Asya Hun Hükümdarı Mete Han, MÖ 176 yılında Çin imparatoruna gönderdiği bir mektupta, kendisinin Tanrı tarafından tahta çıkarıldığını belirterek, askerî zaferlerini Gök Tanrı’nın yardımıyla kazandığını belirtmiştir.
Türkleri islamiyete yakınlaştıran en önemli sebep, tevhid inancı olmuştur Allah'ın birliği inancı Türkler’de çok yaygın olan bir inançtı Din adamlarını huzuruna çağıran Mengü Kağan, "biz tek Tanrı’nın varlığına, onun sayesinde yaşadığımıza ve onun emri ile öldüğümüze inanıyoruz" demişti (Süleyman Kocabaş, Adil Türk İdaresi, s15)
Türklerde Allah'ın birliği inancı "Kök Tengri" (Gök-Kainat Tanrısı) olarak isimlendirilmişti Türkler’in inançları ile islam inancı arasındaki benzerlik sadece bununla sınırlı değildi İslamiyet öncesi Türkler ahiret gününe, öldükten sonra dirilmeye, kaza ve kadere inanırlar ve kurban keserlerdi Zina ve eşcinsellik kesinlikle yasaktı ve hırsızlık ağır ceza ile cezalandırılırdı (İ Hami Danışmend, Türk Irkı Neden Müslüman Oldu, s17) Türklerin islamiyeti kabul etmelerinde islam öncesi Türklerin inançları ile islamiyet arasındaki büyük benzerlikler önemli rol oynamıştır Bu benzerlikleri kavradıkça islamiyete her geçen gün yakınlık duyan Türkler, Emevi Valisi'nin Horasan'da İslamiyeti yaymak için cami ve medrese açmasına hiçbir tepki göstermemiştir Bu yakınlaşma süreci Arap Müslümanlarla Türklerin ortak düşmanları olan Çinlilere karşı omuz omuza mücadele etmesiyle doruk noktasına ulaşmıştır.
Türklerin Müslüman Oluşu
Türklerin asıl dini Gök Tanrı inancı idi. Orhun Kitabeleri’nde de belirtildiği gibi bütün kâinatı yaratan Gök Tanrı idi. Türk hükümdarlarına kut verip, iktidar sahibi yaptığına inanılan güç de Gök Tanrı idi. Bugünkü Tanrı sözcüğü, Orhun Kitabeleri’nde Tengri veya Tengiri biçiminde geçmektedir. Bu sözcük, bazı söyleyiş farklılıklarıyla hemen hemen bütün Türk lehçelerinde kullanılmıştır.
Türk inanışına göre gök ve yer yedişer kat yaratılmıştı. Tanrı göğün son katında otururdu. Yerin ve göğün ortasında insanlar ve diğer canlılar yaşardı. Tanrıdan başka kutsal olan şeyler de vardı, ama bunlar Tanrı değildi, Tanrı tekti. Türkler için Gök Tanrı çok önemli idi. Çünkü onlara güç verdiğine, onları zafere ulaştırdığına ve millete hayat verdiğine inanırlardı. Nitekim Asya Hun Hükümdarı Mete Han, MÖ 176 yılında Çin imparatoruna gönderdiği bir mektupta, kendisinin Tanrı tarafından tahta çıkarıldığını belirterek, askerî zaferlerini Gök Tanrı’nın yardımıyla kazandığını belirtmiştir.
Türkleri islamiyete yakınlaştıran en önemli sebep, tevhid inancı olmuştur Allah'ın birliği inancı Türkler’de çok yaygın olan bir inançtı Din adamlarını huzuruna çağıran Mengü Kağan, "biz tek Tanrı’nın varlığına, onun sayesinde yaşadığımıza ve onun emri ile öldüğümüze inanıyoruz" demişti (Süleyman Kocabaş, Adil Türk İdaresi, s15)
Türklerde Allah'ın birliği inancı "Kök Tengri" (Gök-Kainat Tanrısı) olarak isimlendirilmişti Türkler’in inançları ile islam inancı arasındaki benzerlik sadece bununla sınırlı değildi İslamiyet öncesi Türkler ahiret gününe, öldükten sonra dirilmeye, kaza ve kadere inanırlar ve kurban keserlerdi Zina ve eşcinsellik kesinlikle yasaktı ve hırsızlık ağır ceza ile cezalandırılırdı (İ Hami Danışmend, Türk Irkı Neden Müslüman Oldu, s17) Türklerin islamiyeti kabul etmelerinde islam öncesi Türklerin inançları ile islamiyet arasındaki büyük benzerlikler önemli rol oynamıştır Bu benzerlikleri kavradıkça islamiyete her geçen gün yakınlık duyan Türkler, Emevi Valisi'nin Horasan'da İslamiyeti yaymak için cami ve medrese açmasına hiçbir tepki göstermemiştir Bu yakınlaşma süreci Arap Müslümanlarla Türklerin ortak düşmanları olan Çinlilere karşı omuz omuza mücadele etmesiyle doruk noktasına ulaşmıştır.