Uzakları Yakın Eden "Çerçeve"

Konuyu Yükselt

SoruCevap

Yeni Üye
Katılım
17 Ocak 2024
Mesajlar
1
Çözümler
1
Tepkime
41
Puanları
318
Yaş
35
Coin
256,935
Salgın yaşadığımız kaygıyla birlikte ruhsal çalışma koşullarında önemli değişiklikler meydana getirdi. Dış koşulların getirdiği çaresizliğin beraberinde bunlardan en etkileneni basit bir düzenlemeden ibaret olmayan çerçeve oldu. Çerçeve sadece psikanaliz için değil tüm terapiler için önemli olan, kapsayıcı, sınırlayıcı ve simgeleştirici pek çok işleve sahip, kuramla organik bütünlük içindeki ruhsal çalışmanın en önemli unsurudur.

Psikanaliz tarihinin en önemli görüş ayrılıkları psikanalitik çerçeve ile ilgilidir. Freud ve Ferenczi’nin kopmalarına neden olan çerçevenin tanımıyla ilgili görüş ayrılıklarının olmasıdır. Ayrıca, Anna Freud ve M.Klein arasındaki tartışmaların asıl kaynağı analitik süreçten çok analitik çerçevedir. Freud, 1910-1915 yılları arasında psikanaliz tekniğinin çeşitli yönleri üzerinde birçok yazı yazmıştır. Bu yazılarında analist adaylarına psikanalizin ne olduğunu anlatmayı ve etik çerçevesini aktarmayı hedeflemiştir. Freud’dan sonra birçok yazar çerçevenin önemi üzerinde durmuştur. Winnicott, 1956’da çerçeveyi (setting) “tedavi edici düzeneğin düzenlenmesindeki ayrıntıların toplamı” olarak tanımlamıştır.* Winnicott bu noktada analitik sürecin gelişimine ve uygun şartların yaratılmasında analistin aldığı aktif role dikkat çeker. Freud, çerçeve kavramını doğrudan kullanmamış ancak uygulama kuralarından bahsetmiştir ayrıca psikanaliz tekniği üzerinde yazılar yazmak konusunda oldukça temkinli davranmıştır. Bunun bir nedeni bu konuda eğitim almamış kişilerin yazılarından yola çıkarak yanlış uygulamalar yapmasından çekinmesi, diğer neden ise öğrencilerinden bazılarının yazdıklarını aynen hiç bir esnekliğe yer vermeden uygulamaya çalışmalarından korkmasıdır.

Freud çerçeve konusunda esneklik payı bırakırken bu günlerinde bizde bir anda kendimizi Sykp’ta yada telefonun öbür ucunda bularak değişmezlerin bütünü olarak düşündüğümüz psikanaliz çerçevemiz yeni deneyimlerin beraberinde uyum sağlama ve esneklik kapasitemizi görmemizi sağlamış oldu. Benim bu süreçten en iyi anladığım şey “idareli kullanım” oldu. Kısıtlı koşullarda ve uzakta olsa bile analistimin her koşulda benim için var olabilmesi beni bu süreçte tutan en önemli şey oldu. Bir taraftan doğal akşındaki kolayca ulaşılabilir olan analiz seanslarımın kıymetini daha bir anlar oldum. Belki analizdeyken karşımdaki koca ağacın yeşil dallarının ahenkle savrulmasını göremiyor olabilirim ama içsel olarak hissettiğim mesafenin gerçeklikteki uzaklıkla ölçülemeyeceğini, her bir seansım üzerine daha özen ve dikkatle düşünerek “hiç olamamasındansa uzakta da olsa en azından burada” diyebildiğim bir süreç oldu.



Yakın zamanlarda Uluslararası Psikanaliz Derneği (IPA)’nin podcasti “IPA Off the Couch” (IPA Divanın Dışında) podcastinde Paris Psikanaliz Kurumu’nun ve Paris Psikosomatik Enstitüsü’nün eski başkanı olan psikanalist Marilia Aisenstein’ı ağırlamıştı. Marilia, bu pandemi sürecinde Fransız psikanalistlerin çerçevelerini değiştirmek konusunda nasıl zorlandıklarını ve bu psikanalistler tarafından salgın öncesinde online seansların bir “günah” olarak görüldüğünü ve şimdi benimsedikleri katı kuralları yavaş yavaş esnetmek zorunda kaldıklarından söz etti.

Onun klinik çalışmasındaki bu çok sevdiğim esnekliğine kulak vermek lazım. Standart modelin el değmemiş halinin çoğu zaman günlük uygulamalardaki kullanıma uygun olmadığını, öte yandan bunun “her yol mübah” anlamına gelmediğini belirtmektedir.

Ona göre analitik çerçeve, duruş, sıklık gibi niteliklerde değişikliğe gidilmesinin amacı özü korumak hatta güçlendirmektir.

Marilia’nın dediği gibi “Bir modelde esnek davranabilmek için önce onun tamamen içselleştirilmesi gerekir.”*

Yine de bu günlerde uzak kaldığımız terapi odalarımıza ve divanlarımıza sağlıkla kavuşacağımız günlere.
 
Üst Alt