Vahyin dili ne demek hakkında bilgi
Vahiy, Allah’ın kendi kelamını (sozunu, soylemesini) peygamberlere yukarıda ozetle
belirtildiği şekillerde ulaştırmasıdır Allah’ın kelamında harf, kelime ve ses bulunmadığı
icin onu belli bir beşeri dille aynılaştırmak ve mesela “Allah Arapca konuşur demek
mumkun değildir
Vahiy –Allah Teala’nın bildirmeyi dilediği mana, hukum ve nazım bozulup
değişmeden– ceşitli dillere cevrilebilecek bir iletişim aracı, bilgi verme vasıtasıdır Burada
soru, “vahyin ceşitli dillere cevrilmesinin, ceşitli dillerde gelmesinin, vahyetme eyleminin
hangi noktasında ve nasıl gercekleştiği ile ilgilidir Vahyin muhatabı olan ummetler
Allah’ın verdiği bilgileri ve talimatı anlamadan ona itaat edemeyecekleri icin, ilahi
bildirimlerin ilgili peygamberlere, her bir kavmin kendi dilinde vahyedilmiş olduğunu
Kur’an’dan oğreniyoruz (İbrahim 144) Ancak ilahi kelamın beşeri dile cevrilmesi, bu dil
kalıbına dokulmesi nerede ve nasıl olmaktadır? Bu soruya eskiden beri ceşitli cevaplar
verilmiştir
Vahyin kaynağının, doğrudan Allah değil, faal akıl olduğunu ileri suren ve buradan
hareketle vahyin dilini, sozlerini beşerileştiren, peygamberlerin zihin ve ağızlarının eseri
olduğunu ileri suren filozoflarla ilahi kelamın harf, kelime ve sesleri de ihtiva ettiğine
inanan bir kısım Selefi duşunce mensuplarını iki uc sayarsak Ehli sunnet’i ortaya almak
gerekir
Ehli sunnet kelamcılarında kabul goren acıklamaya gore soz (kelam) once zihinde
oluşur, sonra kelime ve seslere dokulur Birincisi zihindeki soz (kelamı nefsi), ikincisi
dildeki sozdur (kelamı lafzi) İlahi kitaplardaki sozlerin zihni olana denk duşen kısmı
Allah’ın sıfatı olup asla yaratılmamıştır, ezeli ve ebedidir Vahyin, dildeki soze denk duşen
kısmı ise yaratılmıştır Bu acıklamadan anlaşılan da ilahinefsi kelamın belli bir beşeri dil
ile olmamasıdır Beşeri dil ile olan lafzi kelamdır Ancak bu lafzi kelam hangi aşamada ve
nasıl oluşmaktadır ve beşer dilinde olmasına rağmen nasıl ilahidir?
Yukarıdaki acıklamalardan cıkan sonuca gore Allah’ın kelamının, insan tarafından
bilinen ve kullanılan dillerden bir dili yoktur İlahi kelam melek veya peygamber aracılığı
ile muhataplarına gelirken, yine Allah’ın yaratması ve mudahalesiyle –peygamber veya
meleğin zihninde ve dilinde– muhatapların dillerine donuşmektedir
Vahiy, Allah’ın kendi kelamını (sozunu, soylemesini) peygamberlere yukarıda ozetle
belirtildiği şekillerde ulaştırmasıdır Allah’ın kelamında harf, kelime ve ses bulunmadığı
icin onu belli bir beşeri dille aynılaştırmak ve mesela “Allah Arapca konuşur demek
mumkun değildir
Vahiy –Allah Teala’nın bildirmeyi dilediği mana, hukum ve nazım bozulup
değişmeden– ceşitli dillere cevrilebilecek bir iletişim aracı, bilgi verme vasıtasıdır Burada
soru, “vahyin ceşitli dillere cevrilmesinin, ceşitli dillerde gelmesinin, vahyetme eyleminin
hangi noktasında ve nasıl gercekleştiği ile ilgilidir Vahyin muhatabı olan ummetler
Allah’ın verdiği bilgileri ve talimatı anlamadan ona itaat edemeyecekleri icin, ilahi
bildirimlerin ilgili peygamberlere, her bir kavmin kendi dilinde vahyedilmiş olduğunu
Kur’an’dan oğreniyoruz (İbrahim 144) Ancak ilahi kelamın beşeri dile cevrilmesi, bu dil
kalıbına dokulmesi nerede ve nasıl olmaktadır? Bu soruya eskiden beri ceşitli cevaplar
verilmiştir
Vahyin kaynağının, doğrudan Allah değil, faal akıl olduğunu ileri suren ve buradan
hareketle vahyin dilini, sozlerini beşerileştiren, peygamberlerin zihin ve ağızlarının eseri
olduğunu ileri suren filozoflarla ilahi kelamın harf, kelime ve sesleri de ihtiva ettiğine
inanan bir kısım Selefi duşunce mensuplarını iki uc sayarsak Ehli sunnet’i ortaya almak
gerekir
Ehli sunnet kelamcılarında kabul goren acıklamaya gore soz (kelam) once zihinde
oluşur, sonra kelime ve seslere dokulur Birincisi zihindeki soz (kelamı nefsi), ikincisi
dildeki sozdur (kelamı lafzi) İlahi kitaplardaki sozlerin zihni olana denk duşen kısmı
Allah’ın sıfatı olup asla yaratılmamıştır, ezeli ve ebedidir Vahyin, dildeki soze denk duşen
kısmı ise yaratılmıştır Bu acıklamadan anlaşılan da ilahinefsi kelamın belli bir beşeri dil
ile olmamasıdır Beşeri dil ile olan lafzi kelamdır Ancak bu lafzi kelam hangi aşamada ve
nasıl oluşmaktadır ve beşer dilinde olmasına rağmen nasıl ilahidir?
Yukarıdaki acıklamalardan cıkan sonuca gore Allah’ın kelamının, insan tarafından
bilinen ve kullanılan dillerden bir dili yoktur İlahi kelam melek veya peygamber aracılığı
ile muhataplarına gelirken, yine Allah’ın yaratması ve mudahalesiyle –peygamber veya
meleğin zihninde ve dilinde– muhatapların dillerine donuşmektedir