Son konular

Vestfalya Antlaşması ve Sonuçları

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
51
Yaş
36
Coin
256,936
Vestfalya Antlaşması Nedenleri - Vestfalya Antlaşması Önemi - Vestfalya Antlaşması Maddeleri



Birkaç antlaşmayı da içine alan (Münster Antlaşması ve Osnabrück Antlaşması) Westphalia Barışı, Otuz Yıl Savaşları ve Seksen Yıl Savaşları'nın sonunda Ekim ve Mayıs 1648 tarihlerinde imzalanmıştır. Antlaşma 24 Ekim ve 15 Mayıs 1648'de Kutsal Roma İmparatorluğu, diğer Alman prensleri, İspanya, Fransa, İsveç ve Hollanda Cumhuriyeti temsilcileri arasında imzalanmıştır. Fransa ve İspanya arasında 1659 yılında imzalanan Pyrenees Antlaşması'nı da bu antlaşmanın içine dahil edebiliriz. Bu barış tarihçiler tarafından modern çağın başlangıcı olarak gösterilmektedir.

İki antlaşmanın metni de hemen hemen aynıdır ve Kutsal Roma İmparatorluğu kod[1]'nun iç meselelerinden bahsetmektedir. Barış bugün bile önemini yitirmemiştir, akademisyenler bugün var olan uluslararası sistemin Westphalia ile başladığını belirtmektedirler. Bu temel ve ortaya çıkan duruma revizyonist akademisyenler ve benzer düşüncedeki politikacılar tarafından karşı çıkılmaktadır. İmzalanan barışa revizyonistler kuşku ile bakmaktadır ve bunu söyleyenlerle ve politikacılar "Westphalia Sistemi"'nin bir sonucu olan egemen ulus-devlet sistemine karşı çıkmaktadırlar.

Barışın Yapıldığı Bölge
Barış Alman Kuzey Ren-Vestfalya ve Aşağı Saksonya eyaletlerinin 50 km uzağında bulunan Münster ve Osnabrück şehirlerinde yapılmıştır. İsveç, Münster ve Osnabrück'i önermiştir, Fransa ise Hamburg ve Köln'ü. Her iki durumda da iki bölge gerekmektedir çünkü Protestan ve Katolik liderler birbirleriyle görüşmeyi reddetmektedir. Katolikler Münster'de, Protestanlar ise Osnabrück'te bulundular.

Sonuçları

Dahili Siyasi Sınırlar

Ferdinand III, Kutsal Roma İmparatorluğu yasalarına karşı gelerek tüm yetkileri kendinde toplamıştır. Alman eyalet yöneticileri de kendi bölgelerinde dini inançları ile ilgili gerekli kararları kendileri verecektir. Protestan ve Katolikler daha önceki gibi tekrar eşit haklara sahip olacaktı ve Kalvinizm yasal olarak tanındı.



1648 yılında Westphalia Barışı sonrası basitleştirilmiş Avrupa haritası
Verilen Kararlar
Westphalia barışının ana kararları:

Bütün gruplar 1555 yılındaki Augsburg Barışı 'nı tekrar tanıyacaklar. Her prens kendi bölgelerinde dini inançlar ile ilgili doğru kararlar verecek, seçenekleri Katoliklik, Lutheryanizm, ve şimdi Kalvinizm.

Hıristiyanlar bulunduğu prensliklerde kabul görmeyen mezheplerin, kilise güvencesi altında kamusal alanlarda kendilerine ayrılan saatler içerisinde ve özel olarak ibadetlerini yapabilecekler.

Bölgesel düzenlemeler:

Barış koşullarının çoğunluğu zamanın Fransa'sını uygulamadaki (de facto) lideri Kardinal Mazarin'e atfedilebilir (Kral XIV. Louis çocuktur). Fransa savaştan biraz uzak durmasına rağmen, savaşa daha çok katılan diğerleriyle aynı konuma gelmesi şaşırtıcı değildir. Fransa, Lorraine bölgesinde bulunan Metz, Toul, Verdun piskoposluk bölgelerini, Alsace (Sundgau) bölgesinde ki Habsburg, ve Alsace'nin D
capole şehrinin (fakat Strazburg'un tamamı değil, Strazburg piskoposluk bölgesi ve Mulhouse) kontrolünü ele geçirdi.

İsveç, Bremen ve Verden prensliği ve piskoposluk bölgesi ile Western Pomerania'nın kontrolünün yanı sıra bir de tazminat aldı. Böylece Oder, Elbe ve Weser nehirlerinin geçtiği dağların kontrolünü eline aldı ve Alman Reichstag Prensler Meclisinde üç oy hakkı elde etti.

Bavyera Palatinate'nin İmparatoluk Seçiciler Konseyi 'nde ki (Kutsal Roma İmparatoru seçmenleri) oylarına sahip oldu, bu haklar 1623 yılında Elector Palatine Frederick V tarafından elinden alınmıştı. Frederick'in oğlu Prens Palatine (Charles I Louis, Elector Palatine) sekizinci seçici olarak belirlendi.

Brandenburg (daha sonraları Prusya) Farther Pomerania'yı ve Magdeburg, Halberstadt, Kammin ve Minden psikoposluk bölgelerini aldı.

1609 yılında ölen birinin yerine Jülich-Cleves-Berg Dükleri birbirlerinin yerine geçeceği açıklandı. Jülich, Berg ve Ravenstein şehirleri Palatinate-Neuburg'a (Count Palatine of Neuburg) bağlandı, Cleves, Mark ve Ravensberg şehirleri ise Brandenburg'a bağlandı.

Osnabrück prensliği-psikoposluk bölgesi Protestanlar ve Katolikler arasında dönüşümlü olarak yönetilmesi kabul edildi, Protestan piskoposlar öğrenciler için Brunswick-Lüneburg'dan bir ev seçti.

Bremen bağımsız bir şehir olarak ilan edildi.

Yüzlerce Alman prensliğine, Kutsal Roma İmparatorluğu'nun aleyhine olmayacak şekilde, başka ülkelerle bağımsız bir şekilde antlaşma imzalaya bilme izin verildi.

Palatinate, Elector Palatine Charles Louis (Frederick V'in oğlu ve varisi) ve Bavyera'lı Elector-Duke Maximilian arasında tekrar bölündü ve böylelikle Protestanlar ve Katolikler arasında da bölünmüş oldu. Rhine yakınlarına kadar Aşağı Palatinate'nin kontrolü Charles Louis'e, Kuzey Bavyera'da Yukarı Palatinate'nin kontorlü ise Maximilian'a verildi.

Ticari sınırlar ve ticaret savaş durduktan sonra tekrar canlandı ve Rhine'de serbest deniz seferleri "bir derece" garanti altına alındı.westfalya uluslararası bir öneme sahiptir.

Uluslararası İlşkiler Teorisindeki Önemi

Geleneksel Realist Görüşler

Westphalia Barışı modern uluslararası ilişkiler kuramında çok önemli bir yer tutmaktadır. Bu Barış'ın varlığı başlangıç olarak uluslararası sistemi bir miktar kontrol altında tutmakta olduğu belirtilir.

Uluslararası ilişkiler kuramcıları Westphalia Barışı'nın çok önemli birkaç ilkesinin olduğunu belirtir, bugün dünyada bu Barış'ın önemli etkilerinden bazıları:

Devletlerin egemenliği ve siyasal Self Determinasyon (Geleceklik Hakkı) esasları prensibi,
Devletler arası (yasal) eşitlik prensibi,
Bir devletin iç işlerine başka bir devletin karışmaması prensibi,

Bu prensipler bugünkü uluslararası sistemde baskın uluslararası ilişkiler paradigması (siyasi realizm) yaygın bir görüştür, ve bu devletler sisteminde neden "Westphalia Sistemine" başvurulduğunu açıklar.

Revizyonist Görüşler
Yukarıda tartışılan Westphalia Barışının eleştirmenleri değildirler. Revizyonist tarihçiler ve uluslararası ilişkiler kuramcıları bazı noktaları tekrar tartışmaktadırlar:

Hiçbir antlaşma egemenlikten bahsetmez. Üç ana katılımcıda daha önce (Fransa, İsveç, Kutsal Roma İmparatorluğu) zaten bağımsızdırlar, bu duruma açıklık getirmeye ihtiyaç yoktur. Bazı durumlarda Alman prenslikleri, Kutsal Roma İmparatoru'nun yasalarına göre ast olarak kalır.

Herbir Alman prensliği kendi yasal sistemi kurdu, Temyiz Mahkemesi olarak Kutsal Roma İmparatorluğu kabul edildi, son kararı imparator kendisi verecektir. Ona getirilen dosyalar sonuçları son karadır ve alt mahkemeyi bağlamaktadır. İmparator, mahkeme kararlarında eğer prenslerin hatasını görürse onları azledebilecektir ve azletmiştir.

Her iki antlaşma özel durumlarda bozulabiliyordu, Fransa ve İsveç iç işlerine imparatoru karıştırmamaktadır.

Daha doğrusu egemenlik birleşiktir, Revizyonistler, antlaşmanın statükoyu sürdürmeye hizmet ettiğini savunur. Bunun yerine antlaşmaya Landeshoheit teorisini dahil ederler, herhangi birinde belirli aktörler vardır bu da (genellikle yüksek) derecede bir özerklik olarak görülür. Fakat egemen değildirler, onların yasakları, yargıçları ve anayasası imparatora bağlıdır.
 
Üst Alt