----------------------------------------------------------------------------------
Viktorya Dönemi Kadınlarından - 5 Saçma Kural
-----------------------------------------------------------------------------------
Manavdan Meyve Alır Gibi Kadın Seçen Erkeklerin Viktorya Dönemi Kadınlarından Beklediği 5 Saçma Kural
Viktorya Dönemi önemli ilerleme ve büyük değişikliklerle bilinir. Barınma, ulaşım, toplumsal değerler, kozmetik, yiyecek ve içeceğe kadar her şey büyük bir değişim geçirmiştir ama kadınlar için çok da iyi gelişimler yaptıkları söylenemez. Viktorya döneminde, "mükemmel" olan bir eş bulmak için evlilik kılavuzları son derece popülerdi. Katalogdan seçer gibi kadın seçen o dönemki erkeklerin, eş seçerken göz önünde bulundurdukları bazı saçma kuralları sizin için derledik.
1. "Çalışan kadın bir canavardır”.
Viktorya döneminde, erkeklerin ve kadınların rolleri açıkça tanımlanmıştı. Kadının çocukları ve ev işleri ile ilgilenmesi, erkeğin ise çalışması ve aileye bakması beklenirdi. Ancak bu görev ayrımı bazen çok sert olabiliyordu.
Eğer bir kadın çalışıyorsa bunun ayıplanması gereken bir şey olduğu düşünülüyordu. Köşe yazarı Erasmus Wilson, 1885'te evlenmemiş beş kızı olan bir adamın mektubuna oldukça cinsiyetçi bir cevap vermişti.
Wilson, “Kızlar Ne İşe Yarar” başlıklı yanıtında 'çalışan kadının bir canavar olduğunu“ yazmıştı ve kadınlar için tek uygun yerin ev olduğunu belirtmişti.
2. Fedakarlık, fedakarlık, fedakarlık.
1837'de William Andrus Alcott tarafından yazılan ”Eş ya da Evlilik İlişkisinde Kadının Görevleri' adlı kitapta, kadınların olmadığı ve erkeklerin yalnız olduğu bir zaman olduğunu belirtmişti.
Yazar daha sonra kadının "erkeğin asistanı" olarak yaratıldığını da yazmıştı. Alcott'un kadınlar hakkındaki görüşleri Viktorya döneminde birçok kişi tarafından okunmuştu.
Bu sebeple, bir kadının kocasına boyun eğmesi, zekasını ve yeteneklerini küçümsemesi, hayatını çocuk yetiştirmeye ve eve bakmaya adaması bekleniyordu. Kadının hobileri, hayalleri ve arzuları en sonda gelirdi.
3. Aldatma:
beklenen ve kabul edilebilen bir şeydi. Viktorya döneminde, bir eşin kocasının ihanetine cevabı boşanma değildi. Aldatıldıkları zaman bunun normal olduğunu düşünürler ve hoşgörü gösterirlerdi.
"Bahsedilmeyenler: Viktorya Dönemi Kadınının Seks, Evlilik ve Görgü Rehberi" kitabının yazarı Therese Oneill konuyla ilgili şunları yazmıştı:
"Ona yedi çocuk doğurmadan ve evinin konforunu mahallenin kıskançlığı haline getirmeden önce, eskiden olduğun kızın yeni bir versiyonunu aramaya gitmek bir erkeğin doğasında vardır."
4. Evine odaklanırlardı.
Viktorya dönemi kadınının kimliği kocasına bağlıydı. 20. Yüzyıla kadar kadınların oy kullanma hakkı yoktu ve evlendiklerinde yasal kimliklerini kaybederlerdi. Kocaları mülklerine sahip olurdu ve kendi isteklerini bile söyleyemezlerdi.
Kadının kapasitesi çocuklarına ve evine bakmaya indirgenmişti. Bu işleri yaparken çok mutlu oldukları düşünülürdü.
5. Dudaklar :
Mühürlü Viktorya Dönemi kadınının şikayet etmesi gereken şeyler vardıysa, kocasından herhangi bir memnuniyetsizliği veya görüş farklılığını dile getirmek gibi...
Asla kabul edilemezdi. Kadın her zaman sessiz olmalı, şikayet etmemeli ve kocasının kararlarını sorgusuz kabul etmeliydi.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Viktorya Dönemi:
Victoria Dönemi, Kraliçe Victoria'nın 20 Haziran 1837 ile 22 Ocak 1901'deki ölümüne dek sürecek saltanatını içeren dönemdir.
Bu dönem, Georg Dönemi'nin ardılı ve Edward Dönemi'nin öncülüğüdür. Dönemin ikinci yarısı, kısmen kıtadaki
Belle Époque dönemiyle örtüşmektedir.
II. Elizabeth'ten sonra Britanya tarihinde en uzun hüküm süren kişi olan Kraliçe Victoria'nın 64 yıllık iktidarı,
19. yüzyılın büyük değişimlerine tanıklık etmiştir.
Victoria devri deyimi, genellikle Kraliçe Victoria'nın (sıklıkla en büyük ve en sevilen Britanya hükümdarı olarak kabul edilir)
hüküm sürdüğü 1837 ile 1901 yılları arası için kullanılır, ancak birçok tarihçiye göre 1832 Reform Hareketi bu kültürel
devrin asıl başlangıcıdır. Sanayi devrimiyle birlikte gündeme gelen emek sömürüsü ve işçi hakları, örgün eğitim kurumları,
köleliğin kaldırılması gibi önemli tarihsel dönüşümler bu dönemde ortaya çıkmıştır.
Mîna Urgan, kavramsal olarak çelişki ve çatışmalarla dolu olan Victoria dönemini yine çelişki ve
çatışmalarla dolu anahtar kelimeler aracılığıyla vermektedir ki bunları aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür:
Ailevi değerlerle saygıdeğer olma merakı ve bunun getirdiği ikiyüzlülük,
Toplumsal durumlardan ve bireysel koşullardan aptalcasına memnunluk,
Cinsel konularda yapay çekingenlik ve sevgisiz evliliklerin kutsal bulunması,
Dar kafalılık ve dinsel yobazlığa karşın Hristiyanlığın dibini oyan bilimsel araştırma ve gelişmeler,
Para ve madde severlik ve alt sınıfların ve parasızların saygın bulunmaması,
Plansız gelişen sanayileşme ve haksızlıklarla dolu çalışma şartları ve adaletsiz ekonomik düzen,
Sanata duyulan düşmanlık ve edebiyatın salt eğlence aracı olarak algılanması.
Siyasi ve diplomatik tarih
Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı'nın 1814-1919 dönemindeki siyasi ve diplomatik tarihi bir dizi önemli
olay ve değişikliğe sahne olmuştur. 1832 yılında, İngiltere ve Galler'de imtiyaz hakkını genişletmenin yanı
sıra birçok ilçe sandalyesini kaldıran ve yenilerini yaratan Reform Yasası kabul edildi. Victoria 1837'de Birleşik
Krallık Kraliçesi oldu ve hükûmeti başlangıçta Whig başbakanı Lord Melbourne tarafından yönetildi.
Ancak Whig başbakan yardımcılarının Tory başbakan yardımcılarıyla değiştirilmesi konusunda çıkan anlaşmazlıklar,
Sir Robert Peel başkanlığında yeni bir bakanlığın kurulmasına yol açtı. 1839 yılı, Qing hanedanına karşı Birinci Afyon
Savaşı'nın ve Birinci İngiliz-Afgan Savaşı'nın başlangıcı oldu. Hollandalı Boerler de Natal, Transvaal ve Orange Free
State'i kurmak için "Büyük Yürüyüş "lerini gerçekleştirdiler ve bunlar sırasıyla 1852 ve 1854 yıllarında İngiltere
tarafından bağımsız olarak tanındı. Kraliçe Victoria'nın 1840 yılında Prens Albert ile evlenmesi,
Avrupa çapında birçok kraliyet ittifakının kurulmasına neden oldu. Avustralya kolonizasyonunun odak noktası suçluların taşınmasından gönüllü göçe kaydı ve Yeni Zelanda 1839'da bir İngiliz kolonisi haline geldi. 1842'deki Nanking Antlaşması Birinci Afyon Savaşı'nı sona erdirdi ve İngiltere'ye Hong Kong Adası'nın kontrolünü verdi. İrlanda'da 1845 yılında yaşanan Büyük Kıtlık, kitlesel açlık ve ölümlere neden olarak büyük çaplı göçlere yol açtı. 1853'te İngiltere, Rusya'nın Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileyen statüsünden faydalanmamasını sağlamak için Kırım Savaşı'nda Fransa'nın yanında Rusya'ya karşı savaştı. Bu çatışma, dönemin Büyük Güçleri arasında göreceli bir barış dönemi olan Pax Britannica'da nadir görülen bir kırılmaya işaret ediyordu. Savaş 1856 yılında Rusya'nın Kırım'da askeri varlık bulundurmasını yasaklayan Paris Antlaşması ile sona erdi. 1856'da Çin'de yaşanan İkinci Afyon Savaşı, Britanya'nın Qing hanedanını yenmesine sahne oldu.[2][3][4][5]
Toplum ve kültür
George William Joy'un 1895 tarihli Bayswater Omnibus adlı tablosu, bu İngiliz geç Viktorya dönemi sahnesinde orta
sınıf sosyal yaşamını tasvir eder.
Viktorya döneminde orta sınıfın yükselişinin toplum ve kültür üzerinde önemli bir etkisi olmuştur. Sanayileşme
orta sınıf nüfusunun artmasına yol açmış, bu da kültürel normları, değerleri ve ahlakı etkilemiştir.
Bu yeni orta sınıf, mahremiyet ve saygınlık arzusu ile karakterize edildi ve bu değerler evlerinin ve yaşam
tarzlarının merkezi haline geldi. Ayrıca, bu dönemde üç büyük güç iş başındaydı: orta sınıfın yükselişi,
Evanjelik Hristiyanlığın etkisi ve ahlaki sorumluluğa yaptığı vurgu ve sosyal sorunları ele almak için bilimsel
rasyonalite ve verimliliği kullanmaya çalışan felsefi faydacıların fikirleri. Bu güçler birleşerek toplumda güçlü
bir reform gücü yaratmıştır.
Viktorya döneminde çekirdek aileye büyük değer veriliyor ve ev, acımasız dünyadan bir sığınak olarak görülüyordu.
Evliliğin kolaylık veya paradan ziyade romantik aşk ve arkadaşlığa dayalı olması fikri daha popüler hale geldi.
Erkekler evin geçimini sağlarken, kadınların ev hayatına odaklanmaları ve aileye bakmaları bekleniyordu.
Bununla birlikte, çocukların refahı konusunda artan endişeler vardı ve yüzyılın sonunda, kadınlar
için sadece evde olmanın ötesinde daha fazla özgürlük ve hak talepleri vardı.
19. yüzyıl boyunca yayıncılık endüstrisi Sanayi Devrimi'nin getirdiği değişikliklere uyum sağladı.
Elektrik enerjisinin, demiryolu taşımacılığının ve telgrafın kullanılmaya başlanması, insanlar bilgi,
kişisel gelişim ve eğlence arayışına girdikçe kitap ve süreli yayın satışlarının artmasını sağladı.
Büyüyen orta sınıfın talebini karşılamak için yayıncılar süreli yayınlarda serileştirme yöntemini
kullanmaya ve sanatçılara kaliteli illüstrasyonlar yaptırmaya başladı. Bu da fiyatların düşmesini ve
satışların artmasını sağladı. Ticari yayıncıların potansiyeli fark etmesi ve çocuklara geniş bir yelpazede
okuma materyalleri sağlamak için yazarlarla anlaşmalar imzalamasıyla çocuk edebiyatı pazarı da genişledi.
Buna Grimm Kardeşler ve Alice'in Harikalar Diyarında Maceraları gibi klasiklerin yanı sıra gerçekçi yazılar ve
hayvan masalları da dahildi. Romanın popülaritesi de bu dönemde artmıştır. 1830'lar ve 1840'larda
"İngiltere'nin Durumu Sorunu "nu ele alan sosyal roman ve 19. yüzyılın sonlarında Gotik kurgu yeniden canlanmıştır.
Ayrıca, William Shakespeare'in eserlerinin popülaritesi de bu dönemde artmıştır.
Kaynakça :Wikipedi
Viktorya Dönemi Kadınlarından - 5 Saçma Kural
-----------------------------------------------------------------------------------
Manavdan Meyve Alır Gibi Kadın Seçen Erkeklerin Viktorya Dönemi Kadınlarından Beklediği 5 Saçma Kural
Viktorya Dönemi önemli ilerleme ve büyük değişikliklerle bilinir. Barınma, ulaşım, toplumsal değerler, kozmetik, yiyecek ve içeceğe kadar her şey büyük bir değişim geçirmiştir ama kadınlar için çok da iyi gelişimler yaptıkları söylenemez. Viktorya döneminde, "mükemmel" olan bir eş bulmak için evlilik kılavuzları son derece popülerdi. Katalogdan seçer gibi kadın seçen o dönemki erkeklerin, eş seçerken göz önünde bulundurdukları bazı saçma kuralları sizin için derledik.
1. "Çalışan kadın bir canavardır”.
Viktorya döneminde, erkeklerin ve kadınların rolleri açıkça tanımlanmıştı. Kadının çocukları ve ev işleri ile ilgilenmesi, erkeğin ise çalışması ve aileye bakması beklenirdi. Ancak bu görev ayrımı bazen çok sert olabiliyordu.
Eğer bir kadın çalışıyorsa bunun ayıplanması gereken bir şey olduğu düşünülüyordu. Köşe yazarı Erasmus Wilson, 1885'te evlenmemiş beş kızı olan bir adamın mektubuna oldukça cinsiyetçi bir cevap vermişti.
Wilson, “Kızlar Ne İşe Yarar” başlıklı yanıtında 'çalışan kadının bir canavar olduğunu“ yazmıştı ve kadınlar için tek uygun yerin ev olduğunu belirtmişti.
2. Fedakarlık, fedakarlık, fedakarlık.
1837'de William Andrus Alcott tarafından yazılan ”Eş ya da Evlilik İlişkisinde Kadının Görevleri' adlı kitapta, kadınların olmadığı ve erkeklerin yalnız olduğu bir zaman olduğunu belirtmişti.
Yazar daha sonra kadının "erkeğin asistanı" olarak yaratıldığını da yazmıştı. Alcott'un kadınlar hakkındaki görüşleri Viktorya döneminde birçok kişi tarafından okunmuştu.
Bu sebeple, bir kadının kocasına boyun eğmesi, zekasını ve yeteneklerini küçümsemesi, hayatını çocuk yetiştirmeye ve eve bakmaya adaması bekleniyordu. Kadının hobileri, hayalleri ve arzuları en sonda gelirdi.
3. Aldatma:
beklenen ve kabul edilebilen bir şeydi. Viktorya döneminde, bir eşin kocasının ihanetine cevabı boşanma değildi. Aldatıldıkları zaman bunun normal olduğunu düşünürler ve hoşgörü gösterirlerdi.
"Bahsedilmeyenler: Viktorya Dönemi Kadınının Seks, Evlilik ve Görgü Rehberi" kitabının yazarı Therese Oneill konuyla ilgili şunları yazmıştı:
"Ona yedi çocuk doğurmadan ve evinin konforunu mahallenin kıskançlığı haline getirmeden önce, eskiden olduğun kızın yeni bir versiyonunu aramaya gitmek bir erkeğin doğasında vardır."
4. Evine odaklanırlardı.
Viktorya dönemi kadınının kimliği kocasına bağlıydı. 20. Yüzyıla kadar kadınların oy kullanma hakkı yoktu ve evlendiklerinde yasal kimliklerini kaybederlerdi. Kocaları mülklerine sahip olurdu ve kendi isteklerini bile söyleyemezlerdi.
Kadının kapasitesi çocuklarına ve evine bakmaya indirgenmişti. Bu işleri yaparken çok mutlu oldukları düşünülürdü.
5. Dudaklar :
Mühürlü Viktorya Dönemi kadınının şikayet etmesi gereken şeyler vardıysa, kocasından herhangi bir memnuniyetsizliği veya görüş farklılığını dile getirmek gibi...
Asla kabul edilemezdi. Kadın her zaman sessiz olmalı, şikayet etmemeli ve kocasının kararlarını sorgusuz kabul etmeliydi.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Viktorya Dönemi:
Victoria Dönemi, Kraliçe Victoria'nın 20 Haziran 1837 ile 22 Ocak 1901'deki ölümüne dek sürecek saltanatını içeren dönemdir.
Bu dönem, Georg Dönemi'nin ardılı ve Edward Dönemi'nin öncülüğüdür. Dönemin ikinci yarısı, kısmen kıtadaki
Belle Époque dönemiyle örtüşmektedir.
II. Elizabeth'ten sonra Britanya tarihinde en uzun hüküm süren kişi olan Kraliçe Victoria'nın 64 yıllık iktidarı,
19. yüzyılın büyük değişimlerine tanıklık etmiştir.
Victoria devri deyimi, genellikle Kraliçe Victoria'nın (sıklıkla en büyük ve en sevilen Britanya hükümdarı olarak kabul edilir)
hüküm sürdüğü 1837 ile 1901 yılları arası için kullanılır, ancak birçok tarihçiye göre 1832 Reform Hareketi bu kültürel
devrin asıl başlangıcıdır. Sanayi devrimiyle birlikte gündeme gelen emek sömürüsü ve işçi hakları, örgün eğitim kurumları,
köleliğin kaldırılması gibi önemli tarihsel dönüşümler bu dönemde ortaya çıkmıştır.
Mîna Urgan, kavramsal olarak çelişki ve çatışmalarla dolu olan Victoria dönemini yine çelişki ve
çatışmalarla dolu anahtar kelimeler aracılığıyla vermektedir ki bunları aşağıdaki gibi özetlemek mümkündür:
Ailevi değerlerle saygıdeğer olma merakı ve bunun getirdiği ikiyüzlülük,
Toplumsal durumlardan ve bireysel koşullardan aptalcasına memnunluk,
Cinsel konularda yapay çekingenlik ve sevgisiz evliliklerin kutsal bulunması,
Dar kafalılık ve dinsel yobazlığa karşın Hristiyanlığın dibini oyan bilimsel araştırma ve gelişmeler,
Para ve madde severlik ve alt sınıfların ve parasızların saygın bulunmaması,
Plansız gelişen sanayileşme ve haksızlıklarla dolu çalışma şartları ve adaletsiz ekonomik düzen,
Sanata duyulan düşmanlık ve edebiyatın salt eğlence aracı olarak algılanması.
Siyasi ve diplomatik tarih
Büyük Britanya ve İrlanda Birleşik Krallığı'nın 1814-1919 dönemindeki siyasi ve diplomatik tarihi bir dizi önemli
olay ve değişikliğe sahne olmuştur. 1832 yılında, İngiltere ve Galler'de imtiyaz hakkını genişletmenin yanı
sıra birçok ilçe sandalyesini kaldıran ve yenilerini yaratan Reform Yasası kabul edildi. Victoria 1837'de Birleşik
Krallık Kraliçesi oldu ve hükûmeti başlangıçta Whig başbakanı Lord Melbourne tarafından yönetildi.
Ancak Whig başbakan yardımcılarının Tory başbakan yardımcılarıyla değiştirilmesi konusunda çıkan anlaşmazlıklar,
Sir Robert Peel başkanlığında yeni bir bakanlığın kurulmasına yol açtı. 1839 yılı, Qing hanedanına karşı Birinci Afyon
Savaşı'nın ve Birinci İngiliz-Afgan Savaşı'nın başlangıcı oldu. Hollandalı Boerler de Natal, Transvaal ve Orange Free
State'i kurmak için "Büyük Yürüyüş "lerini gerçekleştirdiler ve bunlar sırasıyla 1852 ve 1854 yıllarında İngiltere
tarafından bağımsız olarak tanındı. Kraliçe Victoria'nın 1840 yılında Prens Albert ile evlenmesi,
Avrupa çapında birçok kraliyet ittifakının kurulmasına neden oldu. Avustralya kolonizasyonunun odak noktası suçluların taşınmasından gönüllü göçe kaydı ve Yeni Zelanda 1839'da bir İngiliz kolonisi haline geldi. 1842'deki Nanking Antlaşması Birinci Afyon Savaşı'nı sona erdirdi ve İngiltere'ye Hong Kong Adası'nın kontrolünü verdi. İrlanda'da 1845 yılında yaşanan Büyük Kıtlık, kitlesel açlık ve ölümlere neden olarak büyük çaplı göçlere yol açtı. 1853'te İngiltere, Rusya'nın Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileyen statüsünden faydalanmamasını sağlamak için Kırım Savaşı'nda Fransa'nın yanında Rusya'ya karşı savaştı. Bu çatışma, dönemin Büyük Güçleri arasında göreceli bir barış dönemi olan Pax Britannica'da nadir görülen bir kırılmaya işaret ediyordu. Savaş 1856 yılında Rusya'nın Kırım'da askeri varlık bulundurmasını yasaklayan Paris Antlaşması ile sona erdi. 1856'da Çin'de yaşanan İkinci Afyon Savaşı, Britanya'nın Qing hanedanını yenmesine sahne oldu.[2][3][4][5]
Toplum ve kültür
George William Joy'un 1895 tarihli Bayswater Omnibus adlı tablosu, bu İngiliz geç Viktorya dönemi sahnesinde orta
sınıf sosyal yaşamını tasvir eder.
Viktorya döneminde orta sınıfın yükselişinin toplum ve kültür üzerinde önemli bir etkisi olmuştur. Sanayileşme
orta sınıf nüfusunun artmasına yol açmış, bu da kültürel normları, değerleri ve ahlakı etkilemiştir.
Bu yeni orta sınıf, mahremiyet ve saygınlık arzusu ile karakterize edildi ve bu değerler evlerinin ve yaşam
tarzlarının merkezi haline geldi. Ayrıca, bu dönemde üç büyük güç iş başındaydı: orta sınıfın yükselişi,
Evanjelik Hristiyanlığın etkisi ve ahlaki sorumluluğa yaptığı vurgu ve sosyal sorunları ele almak için bilimsel
rasyonalite ve verimliliği kullanmaya çalışan felsefi faydacıların fikirleri. Bu güçler birleşerek toplumda güçlü
bir reform gücü yaratmıştır.
Viktorya döneminde çekirdek aileye büyük değer veriliyor ve ev, acımasız dünyadan bir sığınak olarak görülüyordu.
Evliliğin kolaylık veya paradan ziyade romantik aşk ve arkadaşlığa dayalı olması fikri daha popüler hale geldi.
Erkekler evin geçimini sağlarken, kadınların ev hayatına odaklanmaları ve aileye bakmaları bekleniyordu.
Bununla birlikte, çocukların refahı konusunda artan endişeler vardı ve yüzyılın sonunda, kadınlar
için sadece evde olmanın ötesinde daha fazla özgürlük ve hak talepleri vardı.
19. yüzyıl boyunca yayıncılık endüstrisi Sanayi Devrimi'nin getirdiği değişikliklere uyum sağladı.
Elektrik enerjisinin, demiryolu taşımacılığının ve telgrafın kullanılmaya başlanması, insanlar bilgi,
kişisel gelişim ve eğlence arayışına girdikçe kitap ve süreli yayın satışlarının artmasını sağladı.
Büyüyen orta sınıfın talebini karşılamak için yayıncılar süreli yayınlarda serileştirme yöntemini
kullanmaya ve sanatçılara kaliteli illüstrasyonlar yaptırmaya başladı. Bu da fiyatların düşmesini ve
satışların artmasını sağladı. Ticari yayıncıların potansiyeli fark etmesi ve çocuklara geniş bir yelpazede
okuma materyalleri sağlamak için yazarlarla anlaşmalar imzalamasıyla çocuk edebiyatı pazarı da genişledi.
Buna Grimm Kardeşler ve Alice'in Harikalar Diyarında Maceraları gibi klasiklerin yanı sıra gerçekçi yazılar ve
hayvan masalları da dahildi. Romanın popülaritesi de bu dönemde artmıştır. 1830'lar ve 1840'larda
"İngiltere'nin Durumu Sorunu "nu ele alan sosyal roman ve 19. yüzyılın sonlarında Gotik kurgu yeniden canlanmıştır.
Ayrıca, William Shakespeare'in eserlerinin popülaritesi de bu dönemde artmıştır.
Kaynakça :Wikipedi