Yavuz Sultan Selim ve Halifelik
Mısır Seferi sonucunda kutsal topraklar Osmanlı hakimiyetine girmişti 6 Temmuz 1517’de Kutsal Emanetler (Emaneti Mukaddese) denilen ve aralarında Muhammed Peygamber’in hırkası, dişi, sancağı ve kılıcı da bulunan eşyaları, Hicaz’dan Yavuz Sultan Selim’e gonderilmiştir Boylece 29 Ağustos 1516’da Hilafet Abbasi soyundan Osmanlı soyuna gecmiştir
Yavuz Sultan Selim, Ayasofya Camii’nde yapılan bir torenle, son Abbasi halifesi III Mutevekkil’den kutsal toprakları aldığı zaman oradaki idarecilerin kullandığı Hakimu’lHaremeyn (Kutsal beldelerin hakimi) sıfatını uygun gormeyip kendini Hadimu’lHaremeyn (Kutsal beldelerin hizmetkarı) ilan etmiş, Kendi deyimiyle Hadimi Haremeyni Şerifeyn (Haremeyni Şerifeyn), yani Mekke ve Medine’nin hizmetkarı unvanını devralmıştır
O donemde halife olan III Mutevekkil İstanbul’a taşınmış ve omrunun sonuna kadar orada Osmanlı koruyuculuğunda, siyasi yetkiye sahip olmadan yaşamıştır Her ne kadar hilafet Osmanlı Sultanlarına gecse de, halife sıfatı Osmanlı belgelerinde sıkca kullanılmış değildir Hatta şaşaalı bir elkap kullanan Kanuni Sultan Suleyman gibi bir sultanda dahi halife unvanına rastlanmaz
Resmi olarak ilk kez Kucuk Kaynarca Antlaşması ile Osmanlı Padişahı, halife olarak Rus idaresine giren Kırım Muslumanları’nın koruyucusu olarak gosterilmektedir Osmanlı’da hilafet iddialarının kurumsallaşıp oturması ancak I Abdulmecit’de başlayacak, II Abdulhamit ile gelişecektir
Mısır Seferi sonucunda kutsal topraklar Osmanlı hakimiyetine girmişti 6 Temmuz 1517’de Kutsal Emanetler (Emaneti Mukaddese) denilen ve aralarında Muhammed Peygamber’in hırkası, dişi, sancağı ve kılıcı da bulunan eşyaları, Hicaz’dan Yavuz Sultan Selim’e gonderilmiştir Boylece 29 Ağustos 1516’da Hilafet Abbasi soyundan Osmanlı soyuna gecmiştir
Yavuz Sultan Selim, Ayasofya Camii’nde yapılan bir torenle, son Abbasi halifesi III Mutevekkil’den kutsal toprakları aldığı zaman oradaki idarecilerin kullandığı Hakimu’lHaremeyn (Kutsal beldelerin hakimi) sıfatını uygun gormeyip kendini Hadimu’lHaremeyn (Kutsal beldelerin hizmetkarı) ilan etmiş, Kendi deyimiyle Hadimi Haremeyni Şerifeyn (Haremeyni Şerifeyn), yani Mekke ve Medine’nin hizmetkarı unvanını devralmıştır
O donemde halife olan III Mutevekkil İstanbul’a taşınmış ve omrunun sonuna kadar orada Osmanlı koruyuculuğunda, siyasi yetkiye sahip olmadan yaşamıştır Her ne kadar hilafet Osmanlı Sultanlarına gecse de, halife sıfatı Osmanlı belgelerinde sıkca kullanılmış değildir Hatta şaşaalı bir elkap kullanan Kanuni Sultan Suleyman gibi bir sultanda dahi halife unvanına rastlanmaz
Resmi olarak ilk kez Kucuk Kaynarca Antlaşması ile Osmanlı Padişahı, halife olarak Rus idaresine giren Kırım Muslumanları’nın koruyucusu olarak gosterilmektedir Osmanlı’da hilafet iddialarının kurumsallaşıp oturması ancak I Abdulmecit’de başlayacak, II Abdulhamit ile gelişecektir