Yavuz Sultan Selim'in Osmanlı PadişahlarımızdandırYavuz Sultan Selim'in gördüğü bir rüya vardır ve bu rüya tarihte büyük yer edinmiştir tarihe geçmeyi başarmıştırİşte Yavus Sultan Selim'in gördüğü rüyası:
ALT :larcomupluploadsyavuzsultanselimruyasi40806yavuzsultanselimruyasi40806ALT
Yavuz Sultan Selim, Mısır seferi öncesi Nedimi Hasan Can'a bir sabahtan bir rüya görüp görmediğini sormuş, o da bir rüya görmediğini belirtmiştir Benzer gün rüyayı kapı ağası Hasan'ın gördüğü belli olmuştur
Bundan sonrasını Hasan Ağa şöyle anlatmaktadır:
Bu gece rüyamda, bu eşiğinde oturduğunuz kapıyı seri seri çaldılar Ne haber vardır deyip kapıya koştum Baktım ancak, kapı biraz aralanmış dışarısı görünüyor, ama bir adam sığacak değin değildir Bu aralıktan baktığımda gördüm ama, Harem dâiresi, başlarında sarık yer alan Arap simâsında nûr yüzlü kimselerle doymuş Ellerinde bayraklar, silâhlar ve başka âletler ile hazırlanmış vaziyette duruyorlardı Kapı dibinde ise nür yüzlü dört birey duruyordu Onların ellerinde de birer bayrak vardı Pâdişâhımızın sancağı, kapıyı çalanın elindeydi O zât, bana dedi ama: Biz neye geldik, bilir misiniz?Ben de Buyurundedim Dedi ancak: O gördüğün kişiler, Resûlullah Efendimiz (asv)'in ashâbıdır Bizi zeka Resûli Ekrem Efendimiz (asv) gönderip, Sultan Selîm Hana selâm söyledi ve buyurdu ki: Haremeyn'in (Mekke ve Medîne'nin) hizmeti kendisine verildi, kalkıp gelsin Gördüğün bu dört kimsenin birisi Ebû Bekri Sıddîk, diğeri Ömerül Fârûk ve bir diğeri de Osmânı Zinnûreyn'dir Seninle konuşan ben de, Ali bin Ebî Tâlib'im Bunu hemencecik varıp Selîm Hâna söyle!dedi ve gözümün önünden gittiler
Bana dehşetli bir hal oldu Terler içinde kalıp, sabaha kadar öyle baygın bir vaziyette yatıp kalmışım Oğullarım, teheccüd namazına alışa geldiğim üzere kalkmadığımı görünce, hasta olduğumu sanmışlar Sabahtan namazı vakti geçirmek üzere iken gelip beni ikaz etmek için vücûduma ellerini sürdüklerinde görmüşler ancak, suya düşüp ıslanmış gibi yatıyorum Elbisemi başkalaşmak için yenilerini getirip, o sırada beni uyandırmışlar Aklım başıma gelince, acele gelip namaza yetiştim Fakat aklım hâlâ tam başımda değildidiyerek, keza söylüyor, keza de ağlıyordu
Ben, Padişahın buyurduğu hizmeti bitirdikten daha sonra, dönüp onurlu makâmına gelince, bu hizmeti sormadan, yeniden rüyâmdan sorup buyurdular ki: Şu senin, bu gece sabaha kadar uyuyup, hiçbir rüyâ görmediğine şaşılır!Bunun üstüne ben de: Pâdişâhım, rüyâyı bu Hasan kulunuz görmedi ise de, bir başka Hasan kulunuz görmüş Emriniz olursa arzedeyimdedim Emirleri üstüne Hasan Ağanın rüyâsını aynen naklettim Anlattıkça mübârek yüzü kızarmaya başladı ve nihâyet dayanamayıp, mübârek gözlerinden yaşlar boşandı Rüyayı tamamlayınca; Aramak ancak, o dert sâhibinin safâi meşrebi, pak bir hâli varmış Sen onu bize medhettikçe; Zâten, ibâdet ederken gördüğün her kimseyi velî sanırsın zannederdik Meğer sevmediğini medhetmez imişsindiye buyurdular ve ardından:
Ey Hasan Can Sana demez miyiz fakat, biz, bir tarafa memur olunmadıkça hareket etmeyiz Ecdadımızdan her biri evliyâlıktan nasîbini almışlardır Herbirinin nice kerâmetleri vardır İçlerinde, oysa biz onlara benzemedik diyerek tevazuunu dile getirdi ve hâlini gizlemeye çalıştı Bu rüyâdan sonradan, Arabistan seferinin hazırlıklarına başlayıp, tüm tedbirlerini alıp, her türlü harp tedarikini tedarik ettikten daha sonra sefere karar verdi
Meşhur tarihçi Solakzâde, bu konuda diyor oysa: Padişâha dahi o gece rüyâsında, Hasan isminde bir kişi vâsıtasıyla kendisine bir hizmetin görülmesi tebliğ olunacağı haber verilmiştiBöyle bir rüya görülmüş olabilir Çünkü Allah bir takım şeyleri insanlara sadık rüyalarda gösterebilmektedir
*
ALT :larcomupluploadsyavuzsultanselimruyasi40806yavuzsultanselimruyasi40806ALT
Yavuz Sultan Selim, Mısır seferi öncesi Nedimi Hasan Can'a bir sabahtan bir rüya görüp görmediğini sormuş, o da bir rüya görmediğini belirtmiştir Benzer gün rüyayı kapı ağası Hasan'ın gördüğü belli olmuştur
Bundan sonrasını Hasan Ağa şöyle anlatmaktadır:
Bu gece rüyamda, bu eşiğinde oturduğunuz kapıyı seri seri çaldılar Ne haber vardır deyip kapıya koştum Baktım ancak, kapı biraz aralanmış dışarısı görünüyor, ama bir adam sığacak değin değildir Bu aralıktan baktığımda gördüm ama, Harem dâiresi, başlarında sarık yer alan Arap simâsında nûr yüzlü kimselerle doymuş Ellerinde bayraklar, silâhlar ve başka âletler ile hazırlanmış vaziyette duruyorlardı Kapı dibinde ise nür yüzlü dört birey duruyordu Onların ellerinde de birer bayrak vardı Pâdişâhımızın sancağı, kapıyı çalanın elindeydi O zât, bana dedi ama: Biz neye geldik, bilir misiniz?Ben de Buyurundedim Dedi ancak: O gördüğün kişiler, Resûlullah Efendimiz (asv)'in ashâbıdır Bizi zeka Resûli Ekrem Efendimiz (asv) gönderip, Sultan Selîm Hana selâm söyledi ve buyurdu ki: Haremeyn'in (Mekke ve Medîne'nin) hizmeti kendisine verildi, kalkıp gelsin Gördüğün bu dört kimsenin birisi Ebû Bekri Sıddîk, diğeri Ömerül Fârûk ve bir diğeri de Osmânı Zinnûreyn'dir Seninle konuşan ben de, Ali bin Ebî Tâlib'im Bunu hemencecik varıp Selîm Hâna söyle!dedi ve gözümün önünden gittiler
Bana dehşetli bir hal oldu Terler içinde kalıp, sabaha kadar öyle baygın bir vaziyette yatıp kalmışım Oğullarım, teheccüd namazına alışa geldiğim üzere kalkmadığımı görünce, hasta olduğumu sanmışlar Sabahtan namazı vakti geçirmek üzere iken gelip beni ikaz etmek için vücûduma ellerini sürdüklerinde görmüşler ancak, suya düşüp ıslanmış gibi yatıyorum Elbisemi başkalaşmak için yenilerini getirip, o sırada beni uyandırmışlar Aklım başıma gelince, acele gelip namaza yetiştim Fakat aklım hâlâ tam başımda değildidiyerek, keza söylüyor, keza de ağlıyordu
Ben, Padişahın buyurduğu hizmeti bitirdikten daha sonra, dönüp onurlu makâmına gelince, bu hizmeti sormadan, yeniden rüyâmdan sorup buyurdular ki: Şu senin, bu gece sabaha kadar uyuyup, hiçbir rüyâ görmediğine şaşılır!Bunun üstüne ben de: Pâdişâhım, rüyâyı bu Hasan kulunuz görmedi ise de, bir başka Hasan kulunuz görmüş Emriniz olursa arzedeyimdedim Emirleri üstüne Hasan Ağanın rüyâsını aynen naklettim Anlattıkça mübârek yüzü kızarmaya başladı ve nihâyet dayanamayıp, mübârek gözlerinden yaşlar boşandı Rüyayı tamamlayınca; Aramak ancak, o dert sâhibinin safâi meşrebi, pak bir hâli varmış Sen onu bize medhettikçe; Zâten, ibâdet ederken gördüğün her kimseyi velî sanırsın zannederdik Meğer sevmediğini medhetmez imişsindiye buyurdular ve ardından:
Ey Hasan Can Sana demez miyiz fakat, biz, bir tarafa memur olunmadıkça hareket etmeyiz Ecdadımızdan her biri evliyâlıktan nasîbini almışlardır Herbirinin nice kerâmetleri vardır İçlerinde, oysa biz onlara benzemedik diyerek tevazuunu dile getirdi ve hâlini gizlemeye çalıştı Bu rüyâdan sonradan, Arabistan seferinin hazırlıklarına başlayıp, tüm tedbirlerini alıp, her türlü harp tedarikini tedarik ettikten daha sonra sefere karar verdi
Meşhur tarihçi Solakzâde, bu konuda diyor oysa: Padişâha dahi o gece rüyâsında, Hasan isminde bir kişi vâsıtasıyla kendisine bir hizmetin görülmesi tebliğ olunacağı haber verilmiştiBöyle bir rüya görülmüş olabilir Çünkü Allah bir takım şeyleri insanlara sadık rüyalarda gösterebilmektedir
*