Yapılan araştırmalar, yeme bağımlılığının da aynı alkol-madde bağımlılığı gibi olduğunu kanıtlar niteliktedir. Alkol-madde bağımlılığında, alkol veya madde tüketildiğinde, beyindeki haz bölgesi uyarılmaktadır. Haz bölgesi uyarıldıkça, kişinin canı daha çok alkol ve madde istemektedir ve bu durum kısırdöngü halinde devam etmektedir. Bu doğrultuda, yapılan araştırmalar, özellikle şeker, yağ ve tuz içeren besinlerin beyindeki haz bölgesini uyardığını ve bağımlılık yapabileceğini göstermektedir.
Aynı alkol-madde bağımlığında olduğu gibi, herhangi bir yemeğe bağımlı olan kişi, o yiyeceği karnı tok olsa bile bolca tüketebilir. Daha önce yediği miktar artık yeterli gelmediği için zamanla daha fazla yeme ihtiyacı hissedebilir. Yiyeceği bulamadığı zaman, yeri, saati, durumu her ne olursa olsun, o yiyeceği bulmak için çaba harcayabilir. O yiyeceği yemediği zaman sinirlilik veya endişe yaşayabilir. Özellikle tatlı çeşitleri, cips, peynir ve kafein içeren içecekler en çok bağımlılık yapan yiyecek ve içeceklerdir.
Neden yeme bağımlılığı gelişir?
Aynı madde-alkol bağımlılığında olduğu gibi, yeme bağımlılığında da mekanizma aynı şekilde işler. Kişi üzüntülüyken, canı sıkkınken, öfkeliyken veya herhangi bir olumsuz duygudurumundayken, yemek yemek o durumla baş etmedeki tek yol haline gelir. Her olumsuz duygu halindeyken, o duyguyla baş edebilmek için yemek yediği için diyet yapamaz. Diyet yapamadığı için pişmanlık veya suçluluk duyar. Pişmanlık veya suçluluk gibi olumsuz bir duygu kişiyi daha çok yemeye iter.
Bu kısır döngüde iki temel nokta üstünde durulmalıdır. Birincisi, kişinin farkındalığıdır. Hangi durumlarda hangi duygular ortaya çıkıyor, neden o duygular ortaya çıkıyor, o duygularla baş etmek için hangi yiyecekler tercih ediliyor, neden o yiyecekler tercih ediliyor gibi kişinin ilk etapta farkındalığının olması oldukça önemlidir. İkincisi ise, kişinin üzerindeki diyet yapma baskısının, kişiyi yemeğe daha çok bağımlı kıldığıdır.
Diğer bir yandan, yeme sorunu psikolojik etkenlere dayanan kişileri gözlemlediğimizde, sıklıkla vücutlarıyla fazlasıyla meşgul olup hayatlarının pek çok alanında kötü giden şeyleri dış görünüşleri ile ilişkilendirdikleri gözülmektedir. Bu yüzden ya kendilerini hayatta genel olarak başarısız algılamakta ya da aksine bu konuyu tamamen yok sayarak dış görünüşlerini önemsiz olarak değerlendirmekte ve tüm yaşam enerjilerini bunun dışındaki konulara yönlendirip, bu konuda gelen eleştirilerden oldukça rahatsız olup çevrelerindekilere öfkelendikleri gözlemlenmektedir. Dolayısıyla dış görünüşle aşırı meşguliyet veya tamamen yok sayma kiloların bir miktar da psikolojik olduğunu işaret ediyor olabilir.
Böyle durumlarda diyet yapmaya çalışmak kişiyi yorabilir. Diyet yapıp başarısız olmak ise, hedeften her geçen gün uzaklaşmaya neden olur. Bu noktada psikolojik destek almak gerekli ve önemlidir. Yemekle ilgili duygusal bir problem olduğu düşünülürse, sadece diyet yapmak yeterli değildir. Diyet yapmaya çalışmak, daha fazla yemek düşünmeye sebep olacak ve yeme probleminin daha da pekişmesine, hatta kronikleşmesine neden olacaktır.
Aynı alkol-madde bağımlığında olduğu gibi, herhangi bir yemeğe bağımlı olan kişi, o yiyeceği karnı tok olsa bile bolca tüketebilir. Daha önce yediği miktar artık yeterli gelmediği için zamanla daha fazla yeme ihtiyacı hissedebilir. Yiyeceği bulamadığı zaman, yeri, saati, durumu her ne olursa olsun, o yiyeceği bulmak için çaba harcayabilir. O yiyeceği yemediği zaman sinirlilik veya endişe yaşayabilir. Özellikle tatlı çeşitleri, cips, peynir ve kafein içeren içecekler en çok bağımlılık yapan yiyecek ve içeceklerdir.
Neden yeme bağımlılığı gelişir?
Aynı madde-alkol bağımlılığında olduğu gibi, yeme bağımlılığında da mekanizma aynı şekilde işler. Kişi üzüntülüyken, canı sıkkınken, öfkeliyken veya herhangi bir olumsuz duygudurumundayken, yemek yemek o durumla baş etmedeki tek yol haline gelir. Her olumsuz duygu halindeyken, o duyguyla baş edebilmek için yemek yediği için diyet yapamaz. Diyet yapamadığı için pişmanlık veya suçluluk duyar. Pişmanlık veya suçluluk gibi olumsuz bir duygu kişiyi daha çok yemeye iter.
Bu kısır döngüde iki temel nokta üstünde durulmalıdır. Birincisi, kişinin farkındalığıdır. Hangi durumlarda hangi duygular ortaya çıkıyor, neden o duygular ortaya çıkıyor, o duygularla baş etmek için hangi yiyecekler tercih ediliyor, neden o yiyecekler tercih ediliyor gibi kişinin ilk etapta farkındalığının olması oldukça önemlidir. İkincisi ise, kişinin üzerindeki diyet yapma baskısının, kişiyi yemeğe daha çok bağımlı kıldığıdır.
Diğer bir yandan, yeme sorunu psikolojik etkenlere dayanan kişileri gözlemlediğimizde, sıklıkla vücutlarıyla fazlasıyla meşgul olup hayatlarının pek çok alanında kötü giden şeyleri dış görünüşleri ile ilişkilendirdikleri gözülmektedir. Bu yüzden ya kendilerini hayatta genel olarak başarısız algılamakta ya da aksine bu konuyu tamamen yok sayarak dış görünüşlerini önemsiz olarak değerlendirmekte ve tüm yaşam enerjilerini bunun dışındaki konulara yönlendirip, bu konuda gelen eleştirilerden oldukça rahatsız olup çevrelerindekilere öfkelendikleri gözlemlenmektedir. Dolayısıyla dış görünüşle aşırı meşguliyet veya tamamen yok sayma kiloların bir miktar da psikolojik olduğunu işaret ediyor olabilir.
Böyle durumlarda diyet yapmaya çalışmak kişiyi yorabilir. Diyet yapıp başarısız olmak ise, hedeften her geçen gün uzaklaşmaya neden olur. Bu noktada psikolojik destek almak gerekli ve önemlidir. Yemekle ilgili duygusal bir problem olduğu düşünülürse, sadece diyet yapmak yeterli değildir. Diyet yapmaya çalışmak, daha fazla yemek düşünmeye sebep olacak ve yeme probleminin daha da pekişmesine, hatta kronikleşmesine neden olacaktır.