Topluma dayatılan imaj sebebiyle, zayıf olmak fikri çocuklara kadar inmiş durumda ve bu kadar kilosuna vücuduna kafayı takmış bir toplumda muhtemel psikolojik rahatsızlıklar da baş gösteriyor.
Anoreksiya Nervosa:
Bu hastalığa yakalanan bireyler, kiloları normal olsa bile kendini kilolu hisseder ve beslenmeyi reddeder. Beden imajına karşı takıntılıdır. Bu kişilerde ısrarla yemek yemeyi reddetmek ve yaş, boy orantısına uygun en alt sınırın da altında kalmak için yediklerinde aşırı kısıtlama uygularlar.Kişinin kilosu normal, hata zayıf olduğunda bile kilo almak korkusu içindedir. Ne kadar zayıf olursa olsun, kendini kilolu algılayacak bir psikiyatrik hastalık olan Anoreksiya Nervosa’ya yakalanan kişiler, her an kilolarını düşünürler. Sürekli tartılırlar, bölgesel ölçüm yaparlar, ayna karşısında kendilerini seyrederek sert şekilde eleştirirler.
Hastalıklarını asla kabul etmeyen bu kişiler, kronikleşen kilo kaybı yaşarlar. Ciddi komplikasyonlar oluşmasından dolayı, kalp, tansiyon, ritim bozukluğu, stres hormonlarında artış, osteoporoz, amenore, gelişme geriliği, beyin ve sinir sisteminde kalıcı hasarlar hiperlipidemi gibi rahatsızlıklara yakalanırlar. Bu hastalığa yakalanan kişilerde %20 oranında ölüm riski vardır.
Bulimia Nervosa:
Görülme sıklığı Anoreksiya’ya göre daha fazladır. Çoğunlukla ergenlik döneminde ortaya çıkar. Bu hastalığa yakalananlar, 2 saatlik bir süre içinde, normal bir insanın yiyebileceğinin 3-4 katı yemek yer ve sonrasında sağlıklı olmayan yollarla bundan kurtulmaya çalışırlar. Bu psikiyatrik hastalıktakiler, yemekten sonra kusar veya laksatif ilaç kullanımına başvurarak kilo kontrolünü sağlamaya çalışırlar.
Tıkanırcasına Yeme:
Belli bir zaman içinde kişilerde kontrol hissinin yitirilerek aşırı yemek yeme hastalığıdır. Obez olmaya yatkınlardır. Olması gerekenden çok hızlı ve aşırı yemek yerler. Tok olmalarını önemsemezler ve rahatsızlık hissi duyana kadar yerler. Bu yüzden genellikle yalnız yemeyi tercih ederler. Yedikten sonra suçluluk duyarlar ve depresyona yenik düşerler.