Evet her kışın baharı gibi bu kışında sonuna ulaşıp bahara geldik.. Nisan ayı biterken Mayıs’ı da çoktan yarıladık.. Bahar kelimesini duymak çoğumuzun ruhunu canlandırmaya yetiyorken, pek çoğunda da bahar depresyonuna davetiye çıkartıyor.
İnsan psikolojisi pek çok durumdan etkilendiği gibi, mevsimlerden de etkilenmekte..
Bahar ayında da doğa değişirken, insanın ruhu da değişiklik gösterebiliyor.
Bahar geldiğinde bazı bireylerde, yataktan çıkmama, halsizlik, hayattan zevk almama, ilgisizlik enerji kaybı, dikkat sorunları gibi bir takım belirtiler gözlenmeye başlıyor. Bu belirtiler ile zor olan korona günleri biraz daha zorlaşıyor.
Güneş ışınları etkisi ile bahar ve yaz aylarında serotonin hormonun da artış olduğu artık hepimiz tarafından biliniyor. Fakat kişi bu süreçte sağlıklı ve düzenli beslenme, uyku gibi fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamaz ve biyolojik olarak da depresyona yatkın bir kişilik örüntüsüne sahip ise, bahar depresyonu da kaçınılmaz oluyor.
Mevsimsel depresyon her yaşta görülebilir ve başlama yaşı olarak 20’li yaşlar olarak bilinir. Soy geçmişte bipolar bozukluk, depresyon gibi hastalıkların olması, kadın olmak, zor yaşam koşulları, ağır fiziksel hastalıklar, gün ışığından az yararlanan bölgeler riski arttırır.
Kişilik yapısı olarak; özgüveni düşük, içe kapanık, kendilerine ve çevresindekilere kötümser bakma eğilimi olan, insan ilişkilerinde daha zayıf ve stres toleransı daha sınırlı olan kişilerde yatkınlık görülür.
NELER YAPMALI?
Güneş ışığından mümkün olduğunca çok faydalanılmalı,
Uyku saatlerine dikkat ve özen gösterilmeli, yatmadan önce sıkıntılı konulardan uzak durulmalı,
Sağlıklı beslenmeye önem verilmeli, özellikle yağlı besinlerden kaçınılmalı, yeşillik ve meyvelere her öğün yer verilmeli, bağışıklık sistemini güçlendirmek için A,C, E vitaminlerinden destek alınmalı, bol su içmeli,
Yeni hedefler belirlenmeli,
Mizah ile ilgilenmeli, gülebilmeli, gülemiyorsak onu öğrenmeli
Olumlu düşünceler geliştirilmeli,
Her gün ılık bir duş alınmalı,
Alkollü içkiler aşırı tüketilmemeli.
Bütün bu alanlara dikkat ediyor olmanıza rağmen eğer psikolojik ve fiziksel şikayetlerinizde azalma yaşamıyorsanız bir uzmana başvurmanız uygun olacaktır.
Ayrıca içinde bulunduğumuz koşulları da göz önünde bulundurmak gerek.. Korona virüs ile mücadele halen hem ülkemizde hem diğer dünya ülkelerinde devam ediyor. ‘’Kontrollü Normal Hayat’’ sürecine geçmeye başladık. Bahar geldi ve yasak olsun olmasın, gün içinde pek çok insanı –yaşlısı,çocuğu dahil- dışarıda görmeye başladık..
Hal böyle olunca evde kalmaya özen gösteren insanların da stresi artmaya başladı. Kendini ve çevresi korumak isteyip evde kalanlar ile en kötü ihtimal bağışıklık kazanırız diyenler de karşı karşıya kalıyor. Lütfen evde kalmaya, evde kalanlara saygı duymaya devam edelin.
Bu sene ki sloganımla yazımı sonlandırıyorum..
Gelecek Bahara Sevdiklerimizle Olmak İstiyorsak, Bu Bahar Evde Kalalım..
Baharlar Yine Gelir, Yeter ki Siz Sağlıkla kalın..
İnsan psikolojisi pek çok durumdan etkilendiği gibi, mevsimlerden de etkilenmekte..
Bahar ayında da doğa değişirken, insanın ruhu da değişiklik gösterebiliyor.
Bahar geldiğinde bazı bireylerde, yataktan çıkmama, halsizlik, hayattan zevk almama, ilgisizlik enerji kaybı, dikkat sorunları gibi bir takım belirtiler gözlenmeye başlıyor. Bu belirtiler ile zor olan korona günleri biraz daha zorlaşıyor.
Güneş ışınları etkisi ile bahar ve yaz aylarında serotonin hormonun da artış olduğu artık hepimiz tarafından biliniyor. Fakat kişi bu süreçte sağlıklı ve düzenli beslenme, uyku gibi fizyolojik ihtiyaçlarını karşılamaz ve biyolojik olarak da depresyona yatkın bir kişilik örüntüsüne sahip ise, bahar depresyonu da kaçınılmaz oluyor.
Mevsimsel depresyon her yaşta görülebilir ve başlama yaşı olarak 20’li yaşlar olarak bilinir. Soy geçmişte bipolar bozukluk, depresyon gibi hastalıkların olması, kadın olmak, zor yaşam koşulları, ağır fiziksel hastalıklar, gün ışığından az yararlanan bölgeler riski arttırır.
Kişilik yapısı olarak; özgüveni düşük, içe kapanık, kendilerine ve çevresindekilere kötümser bakma eğilimi olan, insan ilişkilerinde daha zayıf ve stres toleransı daha sınırlı olan kişilerde yatkınlık görülür.
NELER YAPMALI?
Güneş ışığından mümkün olduğunca çok faydalanılmalı,
Uyku saatlerine dikkat ve özen gösterilmeli, yatmadan önce sıkıntılı konulardan uzak durulmalı,
Sağlıklı beslenmeye önem verilmeli, özellikle yağlı besinlerden kaçınılmalı, yeşillik ve meyvelere her öğün yer verilmeli, bağışıklık sistemini güçlendirmek için A,C, E vitaminlerinden destek alınmalı, bol su içmeli,
Yeni hedefler belirlenmeli,
Mizah ile ilgilenmeli, gülebilmeli, gülemiyorsak onu öğrenmeli
Olumlu düşünceler geliştirilmeli,
Her gün ılık bir duş alınmalı,
Alkollü içkiler aşırı tüketilmemeli.
Bütün bu alanlara dikkat ediyor olmanıza rağmen eğer psikolojik ve fiziksel şikayetlerinizde azalma yaşamıyorsanız bir uzmana başvurmanız uygun olacaktır.
Ayrıca içinde bulunduğumuz koşulları da göz önünde bulundurmak gerek.. Korona virüs ile mücadele halen hem ülkemizde hem diğer dünya ülkelerinde devam ediyor. ‘’Kontrollü Normal Hayat’’ sürecine geçmeye başladık. Bahar geldi ve yasak olsun olmasın, gün içinde pek çok insanı –yaşlısı,çocuğu dahil- dışarıda görmeye başladık..
Hal böyle olunca evde kalmaya özen gösteren insanların da stresi artmaya başladı. Kendini ve çevresi korumak isteyip evde kalanlar ile en kötü ihtimal bağışıklık kazanırız diyenler de karşı karşıya kalıyor. Lütfen evde kalmaya, evde kalanlara saygı duymaya devam edelin.
Bu sene ki sloganımla yazımı sonlandırıyorum..
Gelecek Bahara Sevdiklerimizle Olmak İstiyorsak, Bu Bahar Evde Kalalım..
Baharlar Yine Gelir, Yeter ki Siz Sağlıkla kalın..