Anne sütü ve yumurta tüm besinler içerisinde en kaliteli proteine sahiptir. Yumurtada insan vücudunda sentezlenemeyen ve kesinlikle besinler ile dışarıdan alınması gerekli olan “elzem amino asitler” yeterli ve dengeli miktarlarda bulunmaktadır. Sindirilebilirliği yüksek, tamamına yakını vücut tarafından kullanılmakta ve vücut proteinlerine dönüşebilmektedir. Yumurta proteininin biyolojik değeri yani proteinden elde edilen faydası %93.7 iken bu değer sütte %84.5, balıkta %76.0, sığır etinde %74.3’tür.
Yeterli ve dengeli beslenmede, özellikle mental ve fiziki yönden hızlı bir büyüme ve gelişme döneminde olan çocukların, protein tüketimlerinin en az yarısının hayvansal kaynaklı olması önerilmektedir. Bu nedenle özellikle çocuk beslenmesinde “örnek protein” kaynağı olan yumurtaya gereken önem verilmelidir. Yumurta A, D, E ve B grubu vitaminleri ile diğer vitaminleri önemli oranda içermektedir.
Yumurta sarısındaki A vitamini gözün iyi görmesi, kemik gelişimi ve sağlıklı dişler için gereklidir. Vücut hücrelerinin gelişmesine yardım eder. Solunum ve sindirim sisteminin sağlıklı olmasını ve enfeksiyonlara karşı korunmasını sağlar. D vitamini, insan vücudunda kalsiyumun kullanılmasına yardımcı olur. En iyi D vitamini kaynağı güneştir. Besinlerde sınırlı miktarda bulunur. Yumurta sarısı, D vitamini sağlayan birkaç besinden biridir. Güneş ışınlarından yeterince yararlanılırsa ve yumurta tüketilirse özellikle çocuklarda D vitamini eksikliğine bağlı kemik bozukluğu oluşmaz. Yumurta, E vitamini yönünden de zengindir. E vitamini antioksidan (oksidasyonu önleyici) etkisinden dolayı, vücudumuzu zararlı maddelere karşı korur. B grubu vitaminler bazı besin öğelerinin vücutta enerjiye çevrilmesi için gereklidir. Yumurta özellikle riboflavin (B2 vitamini) açısından zengindir. Bu vitamin deri ve göz sağlığı için de gereklidir. Yumurtada bulunan kolin ise, beyin fonksiyonlarının yerine getirilmesinde önemli rol oynar. Yumurta, demir ve çinko gibi sağlığımız açısından önem taşıyan mineralleri de içermektedir.
Demir, kan yapımı için gereklidir. Demir yetersiz alındığında anemi (kansızlık) oluşur. Ayrıca demirin büyüme, gelişme ve hastalıklardan korunma rolü vardır. Yetersizliğinde çocukların öğrenme yeteneği ve okul başarısı azalır. Yumurtada C vitamini bulunmamaktadır. Yumurta C vitamini kaynağı bir besinle (domates, yeşil sebzeler, turunçgiller vb.) tüketilirse yapısındaki demirin emilimi artar. Yumurta özellikle büyüme - gelişme ve bağışıklık sisteminde rolü olan çinko minerali açısından da iyi bir kaynaktır.
Yumurta düşük enerji içeriğine karşın (büyük boy yumurta = 75 kkal), birçok elzem besin öğesini yüksek oranda bulundurması nedeniyle “besleyici değeri yüksek” besin olarak tanımlanmaktadır. Aynı zamanda yumurtanın antibiyotik etkisi de vardır.
Hayvansal kaynaklı bir besin olmasına rağmen yumurtanın yağ içeriği düşüktür. Büyük bir yumurtada 4.5 gram civarında yağ bulunur. Bunun 1.5 gramı doymuş yağ asitleri, diğer kısmı ise, doymamış yağ asitleri şeklindedir. Görüldüğü üzere yumurta, kalp-damar hastalıkları için risk faktörü olan doymuş yağ asitlerini düşük oranda içerir ve toplam yağ miktarı düşüktür. Bir yumurta sarısında 213 mg kolesterol bulunur. Yumurta beyazında, kolesterol ve yağ yoktur. Yumurta yüksek kolesterol içeriğine sahip besinimiz olması nedeniyle yıllarca kötü bir ün kazanmıştır. Besinlerdeki yüksek kolesterolün, kan kolesterolünde direkt artışa neden olduğu düşünülmüş ve bu nedenle yumurta tüm diyetlerden uzak tutulmuş ve korkarak tüketilmiştir.
Gerçekte kan kolesterolünün büyük bir kısmı vücut tarafından yapılır. Kolesterol; insanlar ve tüm hayvanlarda vücutta sentezlenen yağ benzeri bir maddedir. Sinir liflerinin yalıtımı, hücre duvarının bütünlüğünün sağlanması, D vitamini sentezi, çeşitli hormonların ve sindirim salgılarının oluşumu için gereklidir. Kan kolesterol seviyesinin düzenlenmesinde; genetik, yaşam biçimi ve beslenme şeklinin önemli kriterler olduğu yapılan bilimsel çalışma sonuçları ile ortaya konulmuştur. Doymuş yağların, kan kolesterol düzeyine etkisi yüksek kolesterollü diyetten daha fazladır.
Beslenmemizde kolesterolden çok, toplam yağ miktarı ve doymuş yağ asitleri oranına dikkat etmemiz gereklidir. Düşük yağlı diyet tüketen sağlıklı bireylerde her gün bir yumurta tüketiminin sakıncası yoktur. Eğer kişide kolesterol metabolizması bozukluğu yoksa yeterli ve dengeli olarak tüm besin gruplarını tüketiyorsa ideal vücut ağırlığı koruyorsa, fiziksel olarak aktif ise ve sigara kullanmıyorsa, yumurtanın yüksek kolesterol içeriğinden dolayı endişe duyulmasına gerek yoktur. İçerisinde bulunan lesitin kan kolesterolünü istenilen seviyelerde tutmaya yardımcıdır. Kolesterol yüksekliği, hipertansiyon, karaciğer yağlanması, şeker hastalığı vb. problemi olanların, farklı günlerde olmak koşulu ile haftada en çok 2 adet yumurta yemeleri önerilmektedir.
*Yumurta satın alınırken; marketlerde soğuk ortamda muhafaza ediliyor olmasına dikkat edilmelidir. Dışarıda 1 gün durması buzdolabında 1 hafta kalmasına eşdeğerdir.
*Yumurtanın kabuğu temiz, düzgün görünüşlü ve az pürüzlü olmalıdır. Daha ucuz diye çatlak ve kırık yumurtalar satın alınmamalıdır. Bu yumurtalar tazeliğini daha çabuk kaybedip, bozulur. Mikroorganizmaların üremesi için uygun bir ortam oluşturulurlar.
*Ev şartlarında yumurta buzdolabında (0 - 5C), çabuk bozulmasını önlemek için alınan orijinal karton kutusu içerisinde, yıkanmadan saklanmalıdır. Yıkandığı takdirde doğal koruyucu tabakasını kaybeder. Bu nedenle yumurta kullanılacağı zaman yıkanmalıdır.
*Yumurta buzdolabında; peynir, soğan, balık gibi güçlü kokusu olan besinlerin yanında saklanmamalıdır. Çünkü yumurtanın kabuğu gözeneklidir ve yumurta güçlü kokuları emebilmektedir.
*Yumurtanın, iyi kaliteli olma özelliğini kaybetmeden kısa sürede tüketilmesi gerekir.
*Yumurtaya temas ettikçe eller mutlaka yıkanmalıdır.
*Çiğ yumurtalar temiz kaplara kırılmalıdır.
*Kullanılacak miktar kadar yumurta buzdolabından dışarıya çıkartılmalıdır.
Yumurta içeren ve yumurtadan zengin yiyecekler hazırlanma sürelerinin haricinde iki saatten fazla buzdolabının dışında tutulmamalıdır.
*Yumurta kabuklu olarak pişirildiğinde 4 dakikada beyazı, 12 dakikada tamı katılaşır.
Yumurta içeren bütün tarifelere pişirilme işlemi uygulanmalıdır. Çiğ yumurtanın hem sindirimi güçtür hem de mikroorganizmaların bulaşma riski vardır. Salmonella enfeksiyonları en çok rastlanılanıdır.
*Çiğ yumurtanın beyazındaki avidin, sarısında bulunan B grubu vitaminlerden biotini bağlayarak kullanılmasını engeller. Pişirme ile bu olumsuz etki önlenir.
*Yumurtanın pişirilme süresinin iyi ayarlanması gereklidir. Örneğin; haşlama süresi uzarsa ve yumurta bayatsa sarıdaki demir, beyazdaki sülfür ile birleşerek yumurta sarısının etrafında yeşil bir halka oluşur (Demir sülfür halkası). İstenmeyen bu durumun görülmemesi için; uzun süre haşlamamalı, kısa sürede tüketilmelidir.
*Uzun süre pişirilen yumurtaların sindirimi güçleşir ve uygulanan pişirme yöntemine göre B grubu vitaminlerde kayıplar oluşur. Kayıpları önlemek için yumurtayı yağa kırma yerine, diğer yöntemler ile pişirme tercih edilmelidir.
*Yumurtayı kıymalı, pastırmalı, sucuklu, tereyağlı pişirmek yerine; haşlama, menemen, omlet, çılbır (yağsız) şeklinde tercih etmek daha sağlıklı olacaktır.
*Yumurta beyazı ve sarısındaki besin öğelerinin tür ve miktarı farklılık göstermektedir. O nedenle yumurtayı bütün olarak tüketmekte yarar vardır.
Yeterli ve dengeli beslenmede, özellikle mental ve fiziki yönden hızlı bir büyüme ve gelişme döneminde olan çocukların, protein tüketimlerinin en az yarısının hayvansal kaynaklı olması önerilmektedir. Bu nedenle özellikle çocuk beslenmesinde “örnek protein” kaynağı olan yumurtaya gereken önem verilmelidir. Yumurta A, D, E ve B grubu vitaminleri ile diğer vitaminleri önemli oranda içermektedir.
Yumurta sarısındaki A vitamini gözün iyi görmesi, kemik gelişimi ve sağlıklı dişler için gereklidir. Vücut hücrelerinin gelişmesine yardım eder. Solunum ve sindirim sisteminin sağlıklı olmasını ve enfeksiyonlara karşı korunmasını sağlar. D vitamini, insan vücudunda kalsiyumun kullanılmasına yardımcı olur. En iyi D vitamini kaynağı güneştir. Besinlerde sınırlı miktarda bulunur. Yumurta sarısı, D vitamini sağlayan birkaç besinden biridir. Güneş ışınlarından yeterince yararlanılırsa ve yumurta tüketilirse özellikle çocuklarda D vitamini eksikliğine bağlı kemik bozukluğu oluşmaz. Yumurta, E vitamini yönünden de zengindir. E vitamini antioksidan (oksidasyonu önleyici) etkisinden dolayı, vücudumuzu zararlı maddelere karşı korur. B grubu vitaminler bazı besin öğelerinin vücutta enerjiye çevrilmesi için gereklidir. Yumurta özellikle riboflavin (B2 vitamini) açısından zengindir. Bu vitamin deri ve göz sağlığı için de gereklidir. Yumurtada bulunan kolin ise, beyin fonksiyonlarının yerine getirilmesinde önemli rol oynar. Yumurta, demir ve çinko gibi sağlığımız açısından önem taşıyan mineralleri de içermektedir.
Demir, kan yapımı için gereklidir. Demir yetersiz alındığında anemi (kansızlık) oluşur. Ayrıca demirin büyüme, gelişme ve hastalıklardan korunma rolü vardır. Yetersizliğinde çocukların öğrenme yeteneği ve okul başarısı azalır. Yumurtada C vitamini bulunmamaktadır. Yumurta C vitamini kaynağı bir besinle (domates, yeşil sebzeler, turunçgiller vb.) tüketilirse yapısındaki demirin emilimi artar. Yumurta özellikle büyüme - gelişme ve bağışıklık sisteminde rolü olan çinko minerali açısından da iyi bir kaynaktır.
Yumurta düşük enerji içeriğine karşın (büyük boy yumurta = 75 kkal), birçok elzem besin öğesini yüksek oranda bulundurması nedeniyle “besleyici değeri yüksek” besin olarak tanımlanmaktadır. Aynı zamanda yumurtanın antibiyotik etkisi de vardır.
Hayvansal kaynaklı bir besin olmasına rağmen yumurtanın yağ içeriği düşüktür. Büyük bir yumurtada 4.5 gram civarında yağ bulunur. Bunun 1.5 gramı doymuş yağ asitleri, diğer kısmı ise, doymamış yağ asitleri şeklindedir. Görüldüğü üzere yumurta, kalp-damar hastalıkları için risk faktörü olan doymuş yağ asitlerini düşük oranda içerir ve toplam yağ miktarı düşüktür. Bir yumurta sarısında 213 mg kolesterol bulunur. Yumurta beyazında, kolesterol ve yağ yoktur. Yumurta yüksek kolesterol içeriğine sahip besinimiz olması nedeniyle yıllarca kötü bir ün kazanmıştır. Besinlerdeki yüksek kolesterolün, kan kolesterolünde direkt artışa neden olduğu düşünülmüş ve bu nedenle yumurta tüm diyetlerden uzak tutulmuş ve korkarak tüketilmiştir.
Gerçekte kan kolesterolünün büyük bir kısmı vücut tarafından yapılır. Kolesterol; insanlar ve tüm hayvanlarda vücutta sentezlenen yağ benzeri bir maddedir. Sinir liflerinin yalıtımı, hücre duvarının bütünlüğünün sağlanması, D vitamini sentezi, çeşitli hormonların ve sindirim salgılarının oluşumu için gereklidir. Kan kolesterol seviyesinin düzenlenmesinde; genetik, yaşam biçimi ve beslenme şeklinin önemli kriterler olduğu yapılan bilimsel çalışma sonuçları ile ortaya konulmuştur. Doymuş yağların, kan kolesterol düzeyine etkisi yüksek kolesterollü diyetten daha fazladır.
Beslenmemizde kolesterolden çok, toplam yağ miktarı ve doymuş yağ asitleri oranına dikkat etmemiz gereklidir. Düşük yağlı diyet tüketen sağlıklı bireylerde her gün bir yumurta tüketiminin sakıncası yoktur. Eğer kişide kolesterol metabolizması bozukluğu yoksa yeterli ve dengeli olarak tüm besin gruplarını tüketiyorsa ideal vücut ağırlığı koruyorsa, fiziksel olarak aktif ise ve sigara kullanmıyorsa, yumurtanın yüksek kolesterol içeriğinden dolayı endişe duyulmasına gerek yoktur. İçerisinde bulunan lesitin kan kolesterolünü istenilen seviyelerde tutmaya yardımcıdır. Kolesterol yüksekliği, hipertansiyon, karaciğer yağlanması, şeker hastalığı vb. problemi olanların, farklı günlerde olmak koşulu ile haftada en çok 2 adet yumurta yemeleri önerilmektedir.
*Yumurta satın alınırken; marketlerde soğuk ortamda muhafaza ediliyor olmasına dikkat edilmelidir. Dışarıda 1 gün durması buzdolabında 1 hafta kalmasına eşdeğerdir.
*Yumurtanın kabuğu temiz, düzgün görünüşlü ve az pürüzlü olmalıdır. Daha ucuz diye çatlak ve kırık yumurtalar satın alınmamalıdır. Bu yumurtalar tazeliğini daha çabuk kaybedip, bozulur. Mikroorganizmaların üremesi için uygun bir ortam oluşturulurlar.
*Ev şartlarında yumurta buzdolabında (0 - 5C), çabuk bozulmasını önlemek için alınan orijinal karton kutusu içerisinde, yıkanmadan saklanmalıdır. Yıkandığı takdirde doğal koruyucu tabakasını kaybeder. Bu nedenle yumurta kullanılacağı zaman yıkanmalıdır.
*Yumurta buzdolabında; peynir, soğan, balık gibi güçlü kokusu olan besinlerin yanında saklanmamalıdır. Çünkü yumurtanın kabuğu gözeneklidir ve yumurta güçlü kokuları emebilmektedir.
*Yumurtanın, iyi kaliteli olma özelliğini kaybetmeden kısa sürede tüketilmesi gerekir.
*Yumurtaya temas ettikçe eller mutlaka yıkanmalıdır.
*Çiğ yumurtalar temiz kaplara kırılmalıdır.
*Kullanılacak miktar kadar yumurta buzdolabından dışarıya çıkartılmalıdır.
Yumurta içeren ve yumurtadan zengin yiyecekler hazırlanma sürelerinin haricinde iki saatten fazla buzdolabının dışında tutulmamalıdır.
*Yumurta kabuklu olarak pişirildiğinde 4 dakikada beyazı, 12 dakikada tamı katılaşır.
Yumurta içeren bütün tarifelere pişirilme işlemi uygulanmalıdır. Çiğ yumurtanın hem sindirimi güçtür hem de mikroorganizmaların bulaşma riski vardır. Salmonella enfeksiyonları en çok rastlanılanıdır.
*Çiğ yumurtanın beyazındaki avidin, sarısında bulunan B grubu vitaminlerden biotini bağlayarak kullanılmasını engeller. Pişirme ile bu olumsuz etki önlenir.
*Yumurtanın pişirilme süresinin iyi ayarlanması gereklidir. Örneğin; haşlama süresi uzarsa ve yumurta bayatsa sarıdaki demir, beyazdaki sülfür ile birleşerek yumurta sarısının etrafında yeşil bir halka oluşur (Demir sülfür halkası). İstenmeyen bu durumun görülmemesi için; uzun süre haşlamamalı, kısa sürede tüketilmelidir.
*Uzun süre pişirilen yumurtaların sindirimi güçleşir ve uygulanan pişirme yöntemine göre B grubu vitaminlerde kayıplar oluşur. Kayıpları önlemek için yumurtayı yağa kırma yerine, diğer yöntemler ile pişirme tercih edilmelidir.
*Yumurtayı kıymalı, pastırmalı, sucuklu, tereyağlı pişirmek yerine; haşlama, menemen, omlet, çılbır (yağsız) şeklinde tercih etmek daha sağlıklı olacaktır.
*Yumurta beyazı ve sarısındaki besin öğelerinin tür ve miktarı farklılık göstermektedir. O nedenle yumurtayı bütün olarak tüketmekte yarar vardır.