zaman olcme araclarının tarihsel gelişimi

SoruCevap

Yeni Üye
Çözümler
1
Tepkime
56
Yaş
36
Coin
256,936
: zaman olcme araclarının tarihsel gelişimi

MOcağlarda zamanın olculmesi

MO 7 yuzyılda, Roma Takvimi'nde 1 yıl 10 ay ve 304 gun olarak kabul edildi Soylentiye
gore bu belirlemeyi, Roma'nın kurucusu Rumulus yapmıştır Bu takvimde birinci ay Maritus
idi ve ayların isimleri şoyleydi: Martius(31 gun), Aprilis (30 gun), Maius (31 gun), Iunius (30
gun), Quintilis (31 gun), Sextilis (30 gun), September (30 gun), Oktober (31 gun),
November (30 gun), December (30 gun) Roma'nın ikinci kralı Numa Pompilis (MO 716
673) doneminde, 1 yıl 12 ay ve 365 gun olarak kabul edildi ve 10 aya Ianuaris ve Februarius
ayları eklendi Yılın başlangıcı Ianurius olarak benimsendi
MO 6 yuzyılda, Roma'nın beşinci Kralı adına Etrusk'lu astronom Tarquinius Priscus
(MO 616579) tarafından 12 aylık takvim yeniden duzenlendi ve Roma ’nın Devlet Takvimi
(resmi takvim) adını aldı

MO 432 yılında Meton adlı astronom, Ay yılı ile Guneş yılı arasındaki ayarlamayı 19 yıllık
periyodik (Metonik Donem) bir kurala bağladı Buna gore, 19 yıllık sure icerisinde, Ay
takvimine 7 ay ilave edilmeliydi MO 323 ’te takvimin başlangıcı olarak, İskender ’in olum
tarihi olan 323 tarihi belirlendi Yine MO 32330 yıllarında Roma İmparatorluğu 7 gunluk
haftaya 7 gezegenin adlarını verdi: Dies Solis, Dies Lunae, Dies Martis, Dies Mercurii, Dies
Iouis, Dies Veneris, Dies Saturni
MO311 yılında ise, Suriye hukumdarlarından ve Selevkler hanedanın kurucusu olan I
Selevkos ’un Gazze tarafındaki başarısı takvim başlangıcı ve sene başı Teşrini Evvel olarak
kabul edildi Boylece Suriye taraflarında bu takvim (Selevkos Takvimi ya da Suryani Takvimi)
kullanılmaya başlandı
MO 238 yılında da III Ptolemy ’nin emriyle Euergetes Seler, 4 yılda bir, Mısır yılına 366 gun
eklemeyi onerdi MO 45 ’te Julius Sezar, Sosigenes ’i takvimi duzenlemekle gorevlendirdi
Sosigenes, 1 yılı 12 ay ve 365 14 (365,25) gun olarak kabul etti ve 4 senede oluşan 1
gunluk farkı da her 4 senede bir Şubat ayına ekledi Boylece her 4 senede bir 1 yıl 366 gun
olarak kabul edildi ve bu senelere de Ekli Yıl (Kebise Sene) adı verildi Ayların adedi yeniden
belirlendi ve yılbaşı Mart ayından 1 Ocak gunune alındı Boylece Julyen Takvimi ortaya
cıkmış oldu
Antik uygarlıklar gun, ay ve yıl gibi gecen geniş zaman dilimlerini akılda tutmak icin takvimler
geliştirdi İlk zaman olcen aletler Antik Mısırlılar tarafından kullanılmıştır Gunduz, golge saati
adı verilen basit guneş saati kullandılar
Saat, iki tahta cubuktan oluşuyordu; birinin uzerinde saati gosteren bir kadran bulunuyorken
diğeri bunun uzerine golge duşuruyordu Gece gokyuzundeki yıldızların konumlarını gozluyor
ve ayrıca; su saati kullanıyorlardı Suyun bir kaptan diğerine aktarılması sağlanıyordu Alttaki
kabın icinde, su aktıkca gecen zamanı gosteren bir olcek bulunuyordu Guneş ve su saatleri
daha sonra Yunanistan, Roma ve nihayet Avrupa ’da kullanılmıştır Bunlar Orta Cağ ’ın ilk
yıllarında kullanılan uc zaman gostericisinden iki tanesidirUcuncusu; zamanın gecişini, iki
cam ampulun arasında akan kum ile olcen kum saatiydi
Antik uygarlıklar yaşamlarını duzene sokmak icin bu hareketlerden faydalanırdı
Babilliler, MO 2400 ’lerde yılı 12eşit parcaya ve gunu 24 saate ayırmışlardı Babilliler ve
onlardan ayrı olarak Mısırlılar, yıl uzunluğu 365gun ve 6saat olarak hesaplamışlardır Bu; 365
gun, 6saat, 41 dakika, 59 saniye olan gercek uzunluğa cok yakındır
Takvimler; gunu ayı ve yılı takip etmek icin duzenlenmekteydi Tatiller ve festivallerin
belirlenmesi, tohum ekimi ve hasat zamanı gibi işlerin planlanması icin kullanılmaktaydı MO
46 da kullanılmaya başlayan Julian takvimi , Roma imparatoru Julius Casear ’ın talimatıyla
hazırlanmıştır
Takvimin başlangıc tarihi insanlık tarihi kadar eskidir İlk takvimin nerede, ne zaman ve kim
tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmemekle birlikte, takvimi ilk kez kullananların Sumerler
olduğu sanılır Gunumuzden binlerce yıl once yaşamış olan Sumerler, yılı 30 gunluk 12 aya
bolmuş; bir gunun de, 24 saat olduğunu hesaplamışlardıOnlara gore, bir yıl 360 gun idi
Mezopotamya ’da devlet kurmuş olan Babilliler ile Asurlular da buna benzer bir sistemi
benimsemişlerdi Mezopotamyalılar tarıma ve guneşe bağlı takvim kullanıyorlardı Bu
takvime gore, altışar aylık yaz ve kış donemlerini iceren iki mevsim vardı
Mısırlıların kullanmış oldukları takvim de, guneş esas alınmakla birlikte, tarıma dayanıyordu
Eski Mısır ’da, MO 1300 yıllarında Nil nehrinin taşma, durulma ve kuraklık donemlerinin
Sirius yıldızının guneşten hemen once doğma zamanı ile bağlantıları tespit edilmiş, buradan
da tarım takvimlerine ulaşılmıştı
Onlara gore, yıl 30 gunluk 12 aya bolunmuş, ancak buna 5 gun ilave edilerek bir yıl 365 gun
olarak kabul edilmişti Mısırlılar bir yıl icinde uc mevsim olduğunu duşunuyorlardı
Bu mevsimler Nil nehrinin hareketlerine gore duzenlenmişti Yılın ilk gunu olan 15
Temmuz ’da başlayan mevsim ‘Taşma Mevsimi ’, 15 Kasım 15 Mart tarihleri arasındaki
donem ‘Kış Mevsimi ’ ve 15 Temmuz ’a kadar devam eden sure ise ‘Yaz Mevsimi ’ idi
Mezopotamyalılar ile Mısırlılarda, başka milletlerin daha sonraları belirlemiş olduğu Milat ve
Hicret gibi takvimin belli bir başlangıcı yoktu Takvim her kralın başa gecmesiyle yeniden
başlıyordu
Fenikeliler, Yunanlılar, Cinliler ve Hintliler gibi diğer kavim ve devletlerin de kendilerine
mahsus takvimlerinin olduğu bilinmektedir Bunların coğu, esas olarak guneş ve ay gibi
gokyuzu cisimlerinin hareketlerine dayanılarak duzenlenmiş takvimlerdi
Turklerin de İslam dinini kabul etmeden once ‘On iki Hayvanlı Turk Takvimi ’ adını taşıyan
milli bir takvimleri vardı Ayrıca bazı ilkel toplumlarda, ağacların cicek acması, gocmen
kuşların hareketleri gibi daha başka tabiat olaylarının da esas alındığı takvimler yapılmıştı
Takvim hesaplamalarında başlangıc olarak daha cok her milletin yaşadığı onemli olaylar
kabul edilirdi Mesela, Mısırlılar Nil nehrinin taşmasını, Eski Romalılar Roma şehrinin
kurulduğu MO 753 tarihini veya Roma ’da konsullerin secildikleri gunu takvim başlangıcı ve
dolayısıyla ‘yılbaşı ’ sayarlardı

MS cağlarda zamanın olculmesi

Uzun bir sureden bu yana, zamanın olculmesinde dunya ’nın kendi ekseni cevresinde
donmesiyle, bunun sonucu olarak gunduz ve gecenin oluşumunu temel alınıyordu Bu
donme, gok cisimlerinin, ozellikle de guneşin dunya cevresine hareket ettiği izlenimini
doğruluyordu
Zamanı olcmenin en eski yonteminin, duşey olarak tutulan bir değnekle ya da guneş saati
miliyle guneşin gokyuzundeki konumu gostermeye dayandığı sanılır Gunun saatleri,
değneğin golgesinin yonuyle belirtiliyordu Daha sonra bu ilkeden hareketle GUNEŞ SAATİ
geliştirildi Zamanla bir gunluk sure 12 eşit parcaya ayrıldı ve bu parcalar guneş saati
uzerinde işaretlendi Bu yontemde, Dunya ’nın kendi ekseni cevresinde donmesi icin gereken
surenin değişmediği varsayılıyordu 12 sayısının Asur Babil uygarlıklarında var olan burclar
kuşağındaki 12 burcu gosteren işaretlerde kaynakladığını inanılır Yontem gereğince gece de
12 saate bolundu Ancak geceyle gunduzun uzunlukların değişik olduğundan, gece ve
gunduz saatleri de birbirine eşit değildi Saatlerle ilgili bu sorun 14 yy sonuna kadar surdu
14 yy İtalya ’da bir saatlik sure değişmez kılındı Hem gunduz hem de gece 24 eşit saate
bolundu Bu sistem daha sonra oteki ulkelerce de benimsendi 1 saatin 60 dakikaya, 1
dakikanın 60 saniye ye bolunmesi Babil ’lilerin 60 lı sayı sisteminden gelen bir uygulamaydı
3
Antik cağda zamanı olcmek icin guneş saatinden başka yontemlerde kullanılıyordu Su saati,
ateş saati ve kum saati uygulamalarında Dunya ’nın donuşune bağlı olmayan donemsel
hareketlerden yararlanılıyordu Ancak Dunya ’nın donuşune dayanan hareketlere gore bu
hareketlerin olumsuz yonu sonsuza kadar surmemeleri, onun yerine surekli olarak yeniden
başlatılmalarıydı Bununla birlikte o sıralarda saatleri guneş saatinde olduğu gibi belli bir
kadranda gosterme olanağı bulunmadığından bunlar geceleri zamanın oğrenilmesinde cok
işe yarıyorlardı
Su saatiyle zaman aralıklarının olculmesi suyun doldurulup boşaltıldığı bir kabın icinde yuzen
bir nesnenin aldığı duruma gore oluyordu Cinliler ve Araplarca duzetilen bu saatler Avrupa ’
da 16yy kadar kullanıldı Cinlilerin cok kullandığı ateş saatleri, yavaş yana bir fitille birkac
kucuk metal toptan oluşuyordu Fitil yandıkca birer birer bir gonk uzerine duşuyorlardı
Ortacağ ’da zamanın olculmesi icin bazen uzerinde işaretler bulunan mumlardan ya da gaz
lambalarından yararlanılıyordu Dunya ’nın her yanında kullanılan kum saatindeyse, zamanın
olculmesi, bir cam kap icindeki belirli oranda kumun giderek azalmasına dayanır Bu işlemin
her zaman aynı sure icerisinde tamamlandığı var sayılır
Tarih boyunca gunun başlama zamanı değişik bicimlerde benimsenmiştir Onceleri gunun
başlangıcı olarak guneşin doğuşu ya da batışı temel alınıyordu Bu durumda ard arda 2 gun
doğuşu ya da gun batışı arasındaki sure1 gun sayılıyordu Daha sonra insanlar yıl boyunca
bu olaylarda değişmeler olduğunu gozlediler Sonucta, guneşin gokyuzunde en yuksekte
olduğu anı 2 gunu birbirinden ayıran zaman olarak kabul ettiler Sonraları gunluk yaşamda 2
gunu birbirinden ayıran sure 12 saat onceye alındı, bir başka deyişle gece yarısı gunun bittiği
saat olarak benimsendi Gece yarısı, guneşin ufkun en al noktasında olduğu andır Bununla
birlikte 1925 ’e kadar gemicilikte ve gokbilimde gunun başlangıcı olarak guneşin gokyuzunden
en cok yukseldiği an temel alındı Guneşin gokyuzunde ard arda iki kez gorunmesi
arasındaki sure bir guneş gunu olarak belirlenen zaman gercek ya da gorunuşteki guneş
zamanıdır Guneş saatinde gosterilen zaman da budur
1700 ’de gokyuzundeki olgulardan bağımsız olarak işleyen ve zamanı doğru kaydeden
saatler yapıldığında guneş gunlerinin yıl icindeki uzunluklarının biraz değiştiği ortaya
cıkarıldı Bu durum dunya ’nın guneş cevresinde elips cizerek hareket etmesinden ve
ekseninin yorungesinin duzlemiyle dik bir acı değil, 665 derecelik bir acı oluşturulmasından
kaynaklanır
Yeryuzunde her ulkenin her bolgenin ve her yerin guneşin yerel meridyenden varsayıma
dayalı gecişini temel alan yerel zamanı vardır Gercek guneş saatinden ortalama guneş
saatin geciş bu sorunu ortadan kaldırmıştır Bu nedenle eski donemlerde bir ulkenin doğu
bolgelerindeki saatler, batı bolgelerindeki saatlerden daha ileriydi Bu durum ticaret ve ulaşım
acısından sorun yarattı
Guneş saati Dunya ’nın donuşune dayanır Bununla birlikte Dunya, bir guneş gununde bir kez
donmez Guneş, cevresindeki surekli hareket nedeniyle her gun yaklaşık 1 derece daha fazla
doner Yıldız gunu bir yıldızın ardarda iki gecişi arasındaki suredir Bu zamana da yıldız
zamanı denir Bir yıldız gunu bir guneş gununden 3 dakika 56 saniye daha kısadır Saatler
yıldız zamanını gosterseydi yıl icinde guneşin battığı ve doğduğu zamanlar gunlere gore
daha değişik olacaktı Bu nedenle yıldız zamanının kullanılması doğru değildir
4
1930 ’larda Kuvars saatinin kullanılmaya başlanmasıyla Dunya ’nın donuşunu cok az hatayla
olcme olanağı doğdu Boylece Dunya ’nın ekseni cevresindeki donuş hızında değişmez
olmadığı anlaşıldı Buna bağlı olarak da donuş hızı her gun 003 saniye artmakta ya da
azalmaktadır
Bu durum yeryuzundeki hava ve su kutlelerinin aşağı yukarı belirli zamanlarda
değişmesinden kaynaklanır Bunun yanında Ay ’dan kaynaklanan gel git surtunmesinin 1 yy
gunun 0,001 saniye uzamasına neden olduğu anlaşılmıştır 1950 ’lerde atom saatinin ortaya
cıkmasıyla zamanı olcmede yeni bir donem başladı Uluslararası atomik zamanın başlangıcı
olarak 1 Ocak 1958 ’ de saatin 0 olduğu temel alınmıştır
Mekanik saatin ortaya cıkışı zamanın yazılmasında bir devrimi simgeliyordu Kum saatleri,
guneş saatleri, su saatleri ve ateş saatleri gibi zamanı doğru yazmayan saatlerin yerine
mekanik saat kullanılmaya başlandı Bu saatin binlerde Araplarca kullanılan, yıldızlarla guneş
sistemini hareket halinde gosteren araclardan esinlenerek yapıldığı sanılmaktadır Arapların
bu aracların calışma ilkesini Yunanlılardan oğrendikleri sanılır Gunumuze kadar ulaşan en
eski saat kulesi 1386 ’da yapılmış olan Harare Katedrali ’ndeki saat kulesidir
16 yuzyıla gelindiğinde Julian takvimi Dunya hareketleriyle uyumlu olmaktan uzaktı Julian
Takvimi geliştirilerek hazırlanan Gregorian takvimi 1582 ’de kabul edildi Bu gunde
kullanmakta olduğumuz takvim, adını Papa Gregory VIII ’den almıştır1752 ’de uyarlana bu
takvim ile Julian Takviminden 11 gun cıkarılmıştır Diğer uluslar kendi takvimlerini
geliştirmiştir Amerikalı Aztekler 1500 yıl once doğru bir takvim geliştirmişlerdir
Papa , ilkbahar ılım noktasının 21 Mart ’tan 11 Mart ’a gerilediğini belirledi ve Julian
Takviminde bir duzenleme yapılmasını onerdi 1582 yılında da 24 Şubat 1582 tarihinde
yayınan bir Papalık Kararnamesiile takvim reformunun ya da Gregoryen takviminin
esaslarını bildirildi Uygulama sonucu, 1582 ’de Papa XIII Gregory , 1) 1582 yılının 4 Ekim
gununun 15 Ekim olmasına; 2) Son iki rakamı 00 olan yıllardan ancak 400 ile bolunebilen
yılların ekli yıl olmasına; ve 3) tarih başlangıcının İsa ’nın doğum gunu olmasına karar verdi
Boylelikle Gregoryen takvim duzeni yururluğe konmuş oldu
Bu tarihten sonra bu takvim ceşitli ulkelerce kabul edildi 1927 yılında da Turkiye tarafından
kabul edildi
 
Üst Alt