3 AYDA 10 KİLO ÜZERE BİR ZAYIFLAMA İSTENİRSE NE ÜSLUP BİR DİYET UYGULANMALIDIR?
Yerküre Sıhhat Örgütü'nün sıhhat raporunda şişmanlık, vücutta çokça ölçüde yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve kesinlikle tedavi edilmesi gereken bir sıhhat sorunu olarak tanımlanmaktadır. Ölçüsüz besin alımı, ehliyetsiz fizikî aktivite, genetik, hormonal nedenler, ruhsal meseleler, sigarayı bırakma, alkol tasarrufu üzere faktörlere bağlı olarak gelişen şişmanlık tek başına olduğu üzere komplikasyonları ile de ömür vadesini kısaltan ve hayat kalitesini düşüren önemli bir hastalıktır. Komplikasyonları arasında birinci akla gelenler: Kalp - damar marazları, hipertansiyon, şeker marazı, birtakım kanser çeşitleri, teneffüs rahatsızlıkları, karaciğer yağlanması, safra kesesi illetleri, eklem marazları, adet düzensizlikleri, kısırlık... biçiminde sıralanabilir.
Multifaktöriyel bir hastalık olan şişmanlığın tedavisinde multidisipliner bir yaklaşım gerekmektedir. Dahiliye bilirkişisi yahut endokrinolog, diyetisyen, fizyoterapist ve psikolog ile ekip halinde tedavi edilmesi durumunda daha sağlıklı sonuçlar alınmaktadır.
Dahiliye eksperi yahut endokrinolog denetiminde yapılacak klinik muayenenin akabinde kan tahlil sonuçları yorumlanarak, kişi diyetisyen eşliğinde tıbbi beslenme (yani diyet) tedavisine alınmalıdır. Egzersiz ve hayat biçimi değişikliği ile gayeye ulaşılmalı ve kişi himaye programına alınmalıdır. 3 ay vadesinde diyet, egzersiz ve davranış değişikliği tedavisi uygulanmadan kimseye ilaç tedavisi ve/veya cerrahi tedavi uygulanmamalıdır.
Zayıflama diyetlerinde temel prensip; bir yandan alınan kuvvetin sonlandırılması, öteki yandan fizikî aktivite ile kuvvet harcanmasının artırılmasıdır. Umumi unsurları misal olmakla birlikte, diyet kesinlikle kimseye şahsi olarak hazırlanmalıdır. Zira herkesin metabolizması birbirinden farklıdır, tıpkı parmak izi üzere. Bireye hususî diyet listeleri kesinlikle diyetisyenler tarafından hazırlanmalıdır.
Tıbbi beslenme tedavisinin yani diyet programlarının, kişinin (yaş, cinsiyet, uzunluk uzunluğu, vücut tartısı, fizikî aktivite seviyesi, sosyo - ekonomik durumu, diyaneti inancı, beslenme alışkanlığı ve içinde bulunduğu fizyolojik durum vb.) özelliklerine nazaran güç ve besin öğesi içermesi; istikrarlı beslenme alışkanlığı kazandırabilmesi ve yavaş tartı kaybı ile (0,5 - 1 kg / hafta) bireyin yeni beslenme programını ömür üslubu haline getirmesini sağlayabilmesi gerekir. Unutulmamalıdır ki; ayda 6 kg üzerinde yük kaybı metabolik olarak farklı sıhhat sorunlarına yer hazırlamaktadır. Sabırlı olmak kaidedir. Kişi, yıllar içerisinde aldığı kiloları birkaç haftada vermeye çalışmamalıdır. Bu uğurda aç karına greyfurt yahut limon suyu içmenin, kabak çekirdeği yemenin, daima maden suyu içmenin, besinleri karbonhidrat ve protein içerikleri açısından ayrıştırmanın, yosun tabletleri, kekik suları ve zayıflama çaylarından medet ummanın hiçbir ilmî dayanağı olmadığı üzere; yarardan çok zarar verdiği aşikardır.
Yük kaybının geçmişine bakıldığında; midede hacim oluşturan posa tabletlerinin sindirim sisteminde tıkanmalara, kafein ve amfetaminlerin bağımlılığa, çok düşük kalorili diyetlerin ve sindirim sistemine yapılan cerrahi müdahalelerin besin öğesi zayıflıklarına, protein diyetlerinin böbrek ve kalp sorunlarına, kalp yetmezliği sonucu ölümlere neden olduğu görülmektedir.
Evet, zayıflamaya entegrasyonlu tıbbi beslenme tedavisinde umum prensipler sıralanacak olursa:
Günlük uyku mühletinin 7 - 8 saat arasında tutulması gerekmektedir. Daima olarak daha az yahut çok uyumak kilo alımını artırıcı tesirler göstermektedir.
Uyandıktan sonraki birinci 1 saat içinde (spor yapılmıyorsa eğer) kahvaltının bitirilmesi gerekir.
Yapılan ilmî araştırmalar, tıpkı ölçüde kuvvet alsalar da 3 öğüne nazaran 6 öğün beslenenlerin daha kolay kilo verdiğini göstermektedir. Öğün sayısının artırılması, mideyi dolu tutarak sonraki öğünde çokça yemeyi pürüzler. Bu nedenle sık aralıklarla, azar azar beslenilmelidir.
Aç tavuk düşünde darı ambarı görür. Uzun süren açlıklar sonrasında kan şekeri düşer ve ziyade besin alımına davetiye çıkarılır. Bu nedenle diyet ara öğünler ile desteklenmeli, gün içerisinde yaklaşık olarak her 2,5 - 3 saatte bir beslenilmelidir.
Akşam yemeğini yatmadan ~ 3,5 saat evvel sonlandırmak gerekir.
Yemek müddeti uzatılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, tokluk hissi 20. dakikada oluşur. Hasebiyle her lokmadan sonra çatal - kaşığı tabağa bırakmak, besinlerden keyif ve tat alabilmek ismine uygunca çiğnemek gerekir.
İnsülin seviyesinde ani değişikliğe yol açarak tekrar tatlı yeme isteği uyandıracağı için rafine şekerden olabildiğince uzak durulmalıdır. Şekerin ziyadesinin vücutta yağa dönüştüğü unutmamalıdır. Kan şekeri üzerinde olumsuz tesirleri olmaması nedeniyle, rafine şeker alanına yapay tatlandırıcılar itimatla kullanılabilir.
Kuvveti yüksek, besin kıymeti düşük kaymak, krema, mayonez, cips, sos, kuruyemiş üzere yağlı besinlerden mümkün olabildiğince uzak durulmalıdır.
Yiyecekleri kızartmak alanına haşlama, ızgara yapma, buğulama, buharda yahut fırında pişirme formüllerini kullanarak hazırlamak çok daha sağlıklı olacaktır.
Biri de bir, bini de bir diyerek hamur işlerinden olabildiğince az ölçülerde yenilmelidir.
Nizamlı yapılan egzersiz metabolizma suratını ve yağ yakmayı artırıcı tesirler göstermektedir. Diyetin aktifliğini artırdığı üzere, himaye programında da başarıyı destekler.
Kurubaklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek, kuru barbunya), kepekli tahıllar (esmer ekmek, yulaf, bulgur, kepekli pirinç / makarna / erişte / un), zerzevat ve meyveler içerdikleri lifler sayesinde midede hacim sağlayarak uzun mühlet tok fiyat ve diyete entegrasyonu artırırlar. Başkaca kan şekeri, kolesterol ve tansiyonu istenilen seviyelerde tutmaya yardımcı olmaktadır. Dışkılama sayısını ve ölçüsünü artırarak kabızlığı önlemeye yardımcı olur, kalın bağırsak kanserinden gözetici tesirler içerir. Lif alımını artırmak ismine soyulmadan yenilebilen zerzevat ve meyveleri kabukları ile birlikte tüketmekte yarar vardır.
Lifli besinlerin bahsedilen tesirlerini gerçekleştirebilmesi için, gün içerisinde bol likit alınması gerekir. Gün içerisinde her saat başı bir bardak su içmesi sayısız yarar sağlar.
DİYETLE BİRLİKTE HANGİ TIP EGZERSİZLER YAPILMALIDIR?
Bu tekliflere ilave olarak kesinlikle egzersiz yapılmalıdır. Yerküre Sıhhat Örgütü en çok tempolu yürümeyi önermektedir. Bisiklete binme, yüzme, dans, aerobik, jimnastik ve pilates şekli kalbi yormayacak şekilde sporlar da yapılabilir. Emel; metabolizma suratını düşürmemek, verilen kiloların kalıcı olmasını sağlamaktır. Sonuçta spora ayrılacak 45 dakika günün yalnızca %3'üdür. Egzersiz yapmaya vakit bulamadım kelamı mazeret olarak kabul edilmemelidir. Sonuç olarak; obezitenin tedavisinde tek başına diyet tedavisi yerinde olmamakta, beraberinde egzersiz programı ve ömür stili değişikliği de gerekmektedir. Bu doğrultuda kısa aralarda taşıt kullanılmaması, asansör ve yürüyen merdivenlerden uzak durulması, alışverişe tok karına çıkılması, her lokmadan sonra çatal ve kaşığın tabağa bırakılması, tabakta yemek bırakmanın alışkanlık haline getirilmesi üzere davranış değişiklikleri hayata geçirilmelidir.
DİYET YAPAN BİR KİŞİ KEBAPÇIYA GİTTİĞİNDE NELERİ YİYEBİLİR, NELERİ YEMEMELİDİR?
Diyet yapan bir kişi elbette kebapçıya da gidebilir. Biz diyetisyenler de muayyen aralıklarla bu stil noktalara gidiyoruz muhakkak. Burada değerli olan öge şudur: Diyete mütenasip olmayan besinlerin tüketim sıklığı ve tüketim ölçüsüne dikkat edilmesi. Sonuçta İskender kebap da yenilebilir. Tabi ki üzerine kızgın yağ gezdirmeden, pidelerin tamamını yememek koşulu ile. Tavuk şiş ve ızgara köfte üzere daha sağlıklı seçenekler varken, Adana yahut Urfa kebap yememeye dikkat edilmelidir. Dürüm arası yemektense porsiyon formunda tercih hakkı kullanılabilir. Yufka ve lavaşın gücünün çok yüksek olduğu göz arkası edilmemelidir (sigara böreğinde kullanılan ölçünün 1 dilim ekmeğe denk geldiği bilinmeli). Velev çorba midenin sıvasıdır denilir. Yemeğe az çorba içilerek başlanırsa iştah biraz olsun baskılanır. Tereyağı, tulum peyniri ve kızarmış ekmek üzere iştah açıcılardan uzak durulmalıdır. Küçük porsiyonlar tercih edilmeli, gerekirse siparişin yarısı tüketilmelidir. Yemeğin yanında meşrubat, kolalı içecekler bölgesine su, ayran, sade maden suyu yahut şekersiz içecekler içilebilir. Yemek sonrası tatlı mahalline meyve salatası tercih edilebilir.
Elverişli Örnekler
Izgara köfte + Piyaz + Ayran
Tavuk şiş + Salata + Light kola
Ezogelin çorba + Sebzeli kebap + Sade maden suyu (limon eklenebilir)
Orman kebabı + Bulgur pilavı + Cacık
Tas kebabı + Ayran
Makul Olmayan Örnekler
İskender kebap + Kola
Piliç shinitzel + Patates kızartması + Meyve nektarı
Patlıcan kebap + Pirinç pilavı + Kola
Adana kebap + Şalgam suyu + Künefe
Beyti + Kızarmış içli köfte + Meyveli maden suyu
Yerküre Sıhhat Örgütü'nün sıhhat raporunda şişmanlık, vücutta çokça ölçüde yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan ve kesinlikle tedavi edilmesi gereken bir sıhhat sorunu olarak tanımlanmaktadır. Ölçüsüz besin alımı, ehliyetsiz fizikî aktivite, genetik, hormonal nedenler, ruhsal meseleler, sigarayı bırakma, alkol tasarrufu üzere faktörlere bağlı olarak gelişen şişmanlık tek başına olduğu üzere komplikasyonları ile de ömür vadesini kısaltan ve hayat kalitesini düşüren önemli bir hastalıktır. Komplikasyonları arasında birinci akla gelenler: Kalp - damar marazları, hipertansiyon, şeker marazı, birtakım kanser çeşitleri, teneffüs rahatsızlıkları, karaciğer yağlanması, safra kesesi illetleri, eklem marazları, adet düzensizlikleri, kısırlık... biçiminde sıralanabilir.
Multifaktöriyel bir hastalık olan şişmanlığın tedavisinde multidisipliner bir yaklaşım gerekmektedir. Dahiliye bilirkişisi yahut endokrinolog, diyetisyen, fizyoterapist ve psikolog ile ekip halinde tedavi edilmesi durumunda daha sağlıklı sonuçlar alınmaktadır.
Dahiliye eksperi yahut endokrinolog denetiminde yapılacak klinik muayenenin akabinde kan tahlil sonuçları yorumlanarak, kişi diyetisyen eşliğinde tıbbi beslenme (yani diyet) tedavisine alınmalıdır. Egzersiz ve hayat biçimi değişikliği ile gayeye ulaşılmalı ve kişi himaye programına alınmalıdır. 3 ay vadesinde diyet, egzersiz ve davranış değişikliği tedavisi uygulanmadan kimseye ilaç tedavisi ve/veya cerrahi tedavi uygulanmamalıdır.
Zayıflama diyetlerinde temel prensip; bir yandan alınan kuvvetin sonlandırılması, öteki yandan fizikî aktivite ile kuvvet harcanmasının artırılmasıdır. Umumi unsurları misal olmakla birlikte, diyet kesinlikle kimseye şahsi olarak hazırlanmalıdır. Zira herkesin metabolizması birbirinden farklıdır, tıpkı parmak izi üzere. Bireye hususî diyet listeleri kesinlikle diyetisyenler tarafından hazırlanmalıdır.
Tıbbi beslenme tedavisinin yani diyet programlarının, kişinin (yaş, cinsiyet, uzunluk uzunluğu, vücut tartısı, fizikî aktivite seviyesi, sosyo - ekonomik durumu, diyaneti inancı, beslenme alışkanlığı ve içinde bulunduğu fizyolojik durum vb.) özelliklerine nazaran güç ve besin öğesi içermesi; istikrarlı beslenme alışkanlığı kazandırabilmesi ve yavaş tartı kaybı ile (0,5 - 1 kg / hafta) bireyin yeni beslenme programını ömür üslubu haline getirmesini sağlayabilmesi gerekir. Unutulmamalıdır ki; ayda 6 kg üzerinde yük kaybı metabolik olarak farklı sıhhat sorunlarına yer hazırlamaktadır. Sabırlı olmak kaidedir. Kişi, yıllar içerisinde aldığı kiloları birkaç haftada vermeye çalışmamalıdır. Bu uğurda aç karına greyfurt yahut limon suyu içmenin, kabak çekirdeği yemenin, daima maden suyu içmenin, besinleri karbonhidrat ve protein içerikleri açısından ayrıştırmanın, yosun tabletleri, kekik suları ve zayıflama çaylarından medet ummanın hiçbir ilmî dayanağı olmadığı üzere; yarardan çok zarar verdiği aşikardır.
Yük kaybının geçmişine bakıldığında; midede hacim oluşturan posa tabletlerinin sindirim sisteminde tıkanmalara, kafein ve amfetaminlerin bağımlılığa, çok düşük kalorili diyetlerin ve sindirim sistemine yapılan cerrahi müdahalelerin besin öğesi zayıflıklarına, protein diyetlerinin böbrek ve kalp sorunlarına, kalp yetmezliği sonucu ölümlere neden olduğu görülmektedir.
Evet, zayıflamaya entegrasyonlu tıbbi beslenme tedavisinde umum prensipler sıralanacak olursa:
Günlük uyku mühletinin 7 - 8 saat arasında tutulması gerekmektedir. Daima olarak daha az yahut çok uyumak kilo alımını artırıcı tesirler göstermektedir.
Uyandıktan sonraki birinci 1 saat içinde (spor yapılmıyorsa eğer) kahvaltının bitirilmesi gerekir.
Yapılan ilmî araştırmalar, tıpkı ölçüde kuvvet alsalar da 3 öğüne nazaran 6 öğün beslenenlerin daha kolay kilo verdiğini göstermektedir. Öğün sayısının artırılması, mideyi dolu tutarak sonraki öğünde çokça yemeyi pürüzler. Bu nedenle sık aralıklarla, azar azar beslenilmelidir.
Aç tavuk düşünde darı ambarı görür. Uzun süren açlıklar sonrasında kan şekeri düşer ve ziyade besin alımına davetiye çıkarılır. Bu nedenle diyet ara öğünler ile desteklenmeli, gün içerisinde yaklaşık olarak her 2,5 - 3 saatte bir beslenilmelidir.
Akşam yemeğini yatmadan ~ 3,5 saat evvel sonlandırmak gerekir.
Yemek müddeti uzatılmalıdır. Unutulmamalıdır ki, tokluk hissi 20. dakikada oluşur. Hasebiyle her lokmadan sonra çatal - kaşığı tabağa bırakmak, besinlerden keyif ve tat alabilmek ismine uygunca çiğnemek gerekir.
İnsülin seviyesinde ani değişikliğe yol açarak tekrar tatlı yeme isteği uyandıracağı için rafine şekerden olabildiğince uzak durulmalıdır. Şekerin ziyadesinin vücutta yağa dönüştüğü unutmamalıdır. Kan şekeri üzerinde olumsuz tesirleri olmaması nedeniyle, rafine şeker alanına yapay tatlandırıcılar itimatla kullanılabilir.
Kuvveti yüksek, besin kıymeti düşük kaymak, krema, mayonez, cips, sos, kuruyemiş üzere yağlı besinlerden mümkün olabildiğince uzak durulmalıdır.
Yiyecekleri kızartmak alanına haşlama, ızgara yapma, buğulama, buharda yahut fırında pişirme formüllerini kullanarak hazırlamak çok daha sağlıklı olacaktır.
Biri de bir, bini de bir diyerek hamur işlerinden olabildiğince az ölçülerde yenilmelidir.
Nizamlı yapılan egzersiz metabolizma suratını ve yağ yakmayı artırıcı tesirler göstermektedir. Diyetin aktifliğini artırdığı üzere, himaye programında da başarıyı destekler.
Kurubaklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek, kuru barbunya), kepekli tahıllar (esmer ekmek, yulaf, bulgur, kepekli pirinç / makarna / erişte / un), zerzevat ve meyveler içerdikleri lifler sayesinde midede hacim sağlayarak uzun mühlet tok fiyat ve diyete entegrasyonu artırırlar. Başkaca kan şekeri, kolesterol ve tansiyonu istenilen seviyelerde tutmaya yardımcı olmaktadır. Dışkılama sayısını ve ölçüsünü artırarak kabızlığı önlemeye yardımcı olur, kalın bağırsak kanserinden gözetici tesirler içerir. Lif alımını artırmak ismine soyulmadan yenilebilen zerzevat ve meyveleri kabukları ile birlikte tüketmekte yarar vardır.
Lifli besinlerin bahsedilen tesirlerini gerçekleştirebilmesi için, gün içerisinde bol likit alınması gerekir. Gün içerisinde her saat başı bir bardak su içmesi sayısız yarar sağlar.
DİYETLE BİRLİKTE HANGİ TIP EGZERSİZLER YAPILMALIDIR?
Bu tekliflere ilave olarak kesinlikle egzersiz yapılmalıdır. Yerküre Sıhhat Örgütü en çok tempolu yürümeyi önermektedir. Bisiklete binme, yüzme, dans, aerobik, jimnastik ve pilates şekli kalbi yormayacak şekilde sporlar da yapılabilir. Emel; metabolizma suratını düşürmemek, verilen kiloların kalıcı olmasını sağlamaktır. Sonuçta spora ayrılacak 45 dakika günün yalnızca %3'üdür. Egzersiz yapmaya vakit bulamadım kelamı mazeret olarak kabul edilmemelidir. Sonuç olarak; obezitenin tedavisinde tek başına diyet tedavisi yerinde olmamakta, beraberinde egzersiz programı ve ömür stili değişikliği de gerekmektedir. Bu doğrultuda kısa aralarda taşıt kullanılmaması, asansör ve yürüyen merdivenlerden uzak durulması, alışverişe tok karına çıkılması, her lokmadan sonra çatal ve kaşığın tabağa bırakılması, tabakta yemek bırakmanın alışkanlık haline getirilmesi üzere davranış değişiklikleri hayata geçirilmelidir.
DİYET YAPAN BİR KİŞİ KEBAPÇIYA GİTTİĞİNDE NELERİ YİYEBİLİR, NELERİ YEMEMELİDİR?
Diyet yapan bir kişi elbette kebapçıya da gidebilir. Biz diyetisyenler de muayyen aralıklarla bu stil noktalara gidiyoruz muhakkak. Burada değerli olan öge şudur: Diyete mütenasip olmayan besinlerin tüketim sıklığı ve tüketim ölçüsüne dikkat edilmesi. Sonuçta İskender kebap da yenilebilir. Tabi ki üzerine kızgın yağ gezdirmeden, pidelerin tamamını yememek koşulu ile. Tavuk şiş ve ızgara köfte üzere daha sağlıklı seçenekler varken, Adana yahut Urfa kebap yememeye dikkat edilmelidir. Dürüm arası yemektense porsiyon formunda tercih hakkı kullanılabilir. Yufka ve lavaşın gücünün çok yüksek olduğu göz arkası edilmemelidir (sigara böreğinde kullanılan ölçünün 1 dilim ekmeğe denk geldiği bilinmeli). Velev çorba midenin sıvasıdır denilir. Yemeğe az çorba içilerek başlanırsa iştah biraz olsun baskılanır. Tereyağı, tulum peyniri ve kızarmış ekmek üzere iştah açıcılardan uzak durulmalıdır. Küçük porsiyonlar tercih edilmeli, gerekirse siparişin yarısı tüketilmelidir. Yemeğin yanında meşrubat, kolalı içecekler bölgesine su, ayran, sade maden suyu yahut şekersiz içecekler içilebilir. Yemek sonrası tatlı mahalline meyve salatası tercih edilebilir.
Elverişli Örnekler
Izgara köfte + Piyaz + Ayran
Tavuk şiş + Salata + Light kola
Ezogelin çorba + Sebzeli kebap + Sade maden suyu (limon eklenebilir)
Orman kebabı + Bulgur pilavı + Cacık
Tas kebabı + Ayran
Makul Olmayan Örnekler
İskender kebap + Kola
Piliç shinitzel + Patates kızartması + Meyve nektarı
Patlıcan kebap + Pirinç pilavı + Kola
Adana kebap + Şalgam suyu + Künefe
Beyti + Kızarmış içli köfte + Meyveli maden suyu
