ZAYIFLIK, VÜCUT YÜKÜNÜN UZUNLUK ORANTISINA NAZARAN AZ OLMASIDIR. ALINAN KUVVET HARCANAN KUVVETTEN DAHA AZ OLDUĞU DURUMLARDA ORTAYA ÇIKAN BİR HASTALIKTIR VE BİR KUVVET DENGESİZLİĞİ KELAM HUSUSUDUR. ZAYIFLIKTA YAĞ DOKUSU ÖLÇÜSÜ ÖBÜR DOKULARA ORANTIYLA AZDIR. VÜCUTTAKİ YAĞ DOKULARI KULLANILIR VE DAHA SONRA KAS DOKULARI KULLANILARAK KUVVET SAĞLANIR. ALINAN GÜÇ AZ OLDUĞU SÜRECE BU DÖNGÜ DEVAM EDER. ZAYIFLIK; KLİNİK GÖZLEMLER, VÜCUT KİTLE İNDEKSİ VE DERİ KIVRIM KALINLIĞININ ÖLÇÜLMESİ İLE SAPTANABİLİR.
ZAYIFLIĞIN SEBEPLERİ NELERDİR?
Beslenme ile alınan gücün harcanan güçten az olması. Bu durumda vücut var olan yağ depolarını kullanır.
Beslenme kalitesinin düşük olması. Bilgisizlik, yoksulluk, yanlış inanışlar, evlatların yerinde ve istikrarlı beslenme alışkanlığını kazanmamış olması, yanlış uygulanan zayıflama rejimleri buna sebeptir.
Sindirim sistemindeki bozukluklar, dolaşım bozuklukları, parazitler, enfeksiyon üzere illetler sonucunda alınan besinler vücutta kullanılamaması.
Hormonal dengesizlikler: Tiroit hormonlarının fazlalığı, bazal metabolizma suratın arttırır ve güç harcaması artar.
ZAYIFLIĞIN ZARARLARI NELERDİR?
Berbat görünüm: Çok zayıflık durumlarında vücut manzarası de bozulmaktadır. Makul vücutta kıyafet bulmak zorlaşır.
Ciltte kırışıklık: Ölçüsüz raddede zayıflık cildin kırışmasına ve daha çabuk yaşlanmasına neden olmaktadır. Cildi canlı tutan E ve C vitaminleri ehil ölçüde alınmadığı hengam cilt beslenemez ve gerekli nemi besinlerden alamadığı için cilt kırışık görünür.
Çabuk yorulma: Gayrikâfi beslenme sonucunda bağışıklık sistemi kuvvetlenemez. Başkaca alınan kuvvet harcanan kuvvetten daha az olduğu için vücut direnci düşer ve yorgunluk hâli oluşur.
Baş dönmesi: Kâfi ve istikrarlı beslenilmediği hengam kan dolaşım sistemi üzerinde oluşan istenmeyen faktörler sonucunda baş dönmesi kaçınılmaz bir durumdur.
Anemi: Ehliyetli ve istikrarlı beslenmeme durumunda ortaya çıkma riski yüksek bir tablodur.
Diyare (İshal): Metabolizmanın süratli çalışmasına bağlı olarak ishal görülmektedir.
Kalp ve damar marazları riski: Şayet zayıf kişi sigara yahut alkol kullanıyorsa, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riski de koşutunda artmaktadır.
Sonluluk: Zayıf beşerler çabuk kızan bir yapıya sahiptirler. Vücut gerekli vitaminleri ve mineralleri karşılamadığında hudut sisteminde bozukluklar ortaya çıkmaktadır. Bünyedeki vitamin dengesizliği kişinin had sistemini etkilemektedir. Başkaca T3 ve T4 hormonları zayıf bireylerde çokça salgılandığı için sonluluk, el titremesi, terleme, ishal, yorgunluk, adet düzensizliği görülmektedir.
Bağışıklık sisteminin zayıflaması: Zayıf bireylerin bağışıklık sistemi de zayıftır. Bu nedenle marazlara daha çabuk yakalanmaktadırlar. Dış etkenlere karşı dirençlerinin düşük olması yüzünden marazın seyri de öbür hastalara orantıyla uzun sürmektedir.
ZAYIFLIĞIN BAĞLANTILI OLDUĞU MARAZLAR HANGİLERİDİR?
Diabetus Mellitus: Diyabet insüline bağımlı ve bağımsız olarak ikiye ayrılır. Birinci safhada hiperglisemi (osmatik diürez)’ye bağlı zayıflık görülür. Şayet hasta denetim altına alınmadıysa insülin yüksek olsa da kandaki glikoz kullanılamaz. Bu yüzden yağları yakarak güç elde etmeye çalışır. Bu sebeple oluşan doku yıkımı zayıflığın başlangıcı olur.
Ülser: Hasta protein, vitamin ve minerallerden kâfi ölçüde alamadığı için sindirim sistemi mukozasında atrofiler oluşur. Bu atrofilerin mide mukozasındaki oluşumuna ülser ismi verilir.
Troidin çokça çalışması: Troid hormonunun şiddetli çalışması sonucunda bazal metabolizma suratı artar ve hastada zayıflama görülür.
İmmün sistem zayıflığı: Beslenmeye bağlı olarak bağışıklık sisteminin ehliyetsiz çalışması organizmayı enfeksiyonlara dirençsiz hâle getirir zira yeteli antikor oluşturulamaz.
Kanser: Kanserli hastalarda iştahsızlığa ve doku yıkımına çokça rastlandığı için zayıflık oluşumu yüksektir. Kullanılan ilaçların birçok iştahsızlığa yol açtığı için de ölçüsüz zayıflık oluşmaktadır. Bununla birlikte gastrointestinal sistem, özefagus üzere kanserlerde ise gayrikâfi beslenmeden ötürü haddinden fazla zayıflık oluşur.
Çeşitli enfeksiyonlar
ZAYIFLIK NASIL ÖNLENİR?
Öncelikle zayıflığın sebebinin bulunması gerekir. Zayıflığın nedeni bulunduktan sonra düzeltme aşamasına geçilir (Şayet zayıflığın sebebi besinlerin vücutta emilimi meselesinden kaynaklanıyorsa diyet tedavisi yanıt vermeyebilir.). Bunun için kesinlikle tıbbi tedavi gerekmektedir.
Zayıf şahısların diyeti şu biçimde olmalıdır:
Zayıf bireylerin diyeti de kesinlikle kimseye mahsus olmalıdır.
Diyetin güç kıymeti harcanan güçten daha çokça olmalıdır.
Diyetin protein kalitesi yüksek olmalıdır. Protein ölçüsü kişinin günlük gereksinimine münâsib ayarlanmalıdır.
Diyet, vitamin ve minerallerden varlıklı olmalıdır.
Hamur işleri, çokça yağ içeren besinler, fast food ile sağlıklı kilo alınması kelam konusu olamaz.
Diyetin protein, karbonhidrat ve yağ istikrarı ayarlanmalıdır ve tekrar tek tip besinden oluşan diyet programları uygulanmamalıdır.
Şekerli limonata, taze sıkılmış meyve suları, tahin pekmez karışımları, sütlü tatlılar üzere hacmi az lakin kuvveti ağır besinler iştahsız insanlarda kuvvet alımını arttırmak için kullanılabilir.
Zayıflama programlarında, yapılan yemeğin manzarası de değer taşımaktadır. Esasen iştahsız olan şahıslar beğenilmeyen görünen bir yemeği yemek istemeyecektir.
Yemek sırasında ziyade su içilmesi kusmaya sebep olabilir. Bu nedenle iştahsız ve kusmaya meyilli bireylerin yemekleri çok sulu olmamalıdır.
Yağlı besinler midede tokluk hissi yaratacağından ötürü zayıf şahıslar kızartma üzere çok yağlı besinler tüketmemelidir. Haşlama, fırınlama yada ızgara pişirme sistemleri daha tutarlıdır.
ZAYIFLIĞIN SEBEPLERİ NELERDİR?
Beslenme ile alınan gücün harcanan güçten az olması. Bu durumda vücut var olan yağ depolarını kullanır.
Beslenme kalitesinin düşük olması. Bilgisizlik, yoksulluk, yanlış inanışlar, evlatların yerinde ve istikrarlı beslenme alışkanlığını kazanmamış olması, yanlış uygulanan zayıflama rejimleri buna sebeptir.
Sindirim sistemindeki bozukluklar, dolaşım bozuklukları, parazitler, enfeksiyon üzere illetler sonucunda alınan besinler vücutta kullanılamaması.
Hormonal dengesizlikler: Tiroit hormonlarının fazlalığı, bazal metabolizma suratın arttırır ve güç harcaması artar.
ZAYIFLIĞIN ZARARLARI NELERDİR?
Berbat görünüm: Çok zayıflık durumlarında vücut manzarası de bozulmaktadır. Makul vücutta kıyafet bulmak zorlaşır.
Ciltte kırışıklık: Ölçüsüz raddede zayıflık cildin kırışmasına ve daha çabuk yaşlanmasına neden olmaktadır. Cildi canlı tutan E ve C vitaminleri ehil ölçüde alınmadığı hengam cilt beslenemez ve gerekli nemi besinlerden alamadığı için cilt kırışık görünür.
Çabuk yorulma: Gayrikâfi beslenme sonucunda bağışıklık sistemi kuvvetlenemez. Başkaca alınan kuvvet harcanan kuvvetten daha az olduğu için vücut direnci düşer ve yorgunluk hâli oluşur.
Baş dönmesi: Kâfi ve istikrarlı beslenilmediği hengam kan dolaşım sistemi üzerinde oluşan istenmeyen faktörler sonucunda baş dönmesi kaçınılmaz bir durumdur.
Anemi: Ehliyetli ve istikrarlı beslenmeme durumunda ortaya çıkma riski yüksek bir tablodur.
Diyare (İshal): Metabolizmanın süratli çalışmasına bağlı olarak ishal görülmektedir.
Kalp ve damar marazları riski: Şayet zayıf kişi sigara yahut alkol kullanıyorsa, kalp-damar hastalıklarına yakalanma riski de koşutunda artmaktadır.
Sonluluk: Zayıf beşerler çabuk kızan bir yapıya sahiptirler. Vücut gerekli vitaminleri ve mineralleri karşılamadığında hudut sisteminde bozukluklar ortaya çıkmaktadır. Bünyedeki vitamin dengesizliği kişinin had sistemini etkilemektedir. Başkaca T3 ve T4 hormonları zayıf bireylerde çokça salgılandığı için sonluluk, el titremesi, terleme, ishal, yorgunluk, adet düzensizliği görülmektedir.
Bağışıklık sisteminin zayıflaması: Zayıf bireylerin bağışıklık sistemi de zayıftır. Bu nedenle marazlara daha çabuk yakalanmaktadırlar. Dış etkenlere karşı dirençlerinin düşük olması yüzünden marazın seyri de öbür hastalara orantıyla uzun sürmektedir.
ZAYIFLIĞIN BAĞLANTILI OLDUĞU MARAZLAR HANGİLERİDİR?
Diabetus Mellitus: Diyabet insüline bağımlı ve bağımsız olarak ikiye ayrılır. Birinci safhada hiperglisemi (osmatik diürez)’ye bağlı zayıflık görülür. Şayet hasta denetim altına alınmadıysa insülin yüksek olsa da kandaki glikoz kullanılamaz. Bu yüzden yağları yakarak güç elde etmeye çalışır. Bu sebeple oluşan doku yıkımı zayıflığın başlangıcı olur.
Ülser: Hasta protein, vitamin ve minerallerden kâfi ölçüde alamadığı için sindirim sistemi mukozasında atrofiler oluşur. Bu atrofilerin mide mukozasındaki oluşumuna ülser ismi verilir.
Troidin çokça çalışması: Troid hormonunun şiddetli çalışması sonucunda bazal metabolizma suratı artar ve hastada zayıflama görülür.
İmmün sistem zayıflığı: Beslenmeye bağlı olarak bağışıklık sisteminin ehliyetsiz çalışması organizmayı enfeksiyonlara dirençsiz hâle getirir zira yeteli antikor oluşturulamaz.
Kanser: Kanserli hastalarda iştahsızlığa ve doku yıkımına çokça rastlandığı için zayıflık oluşumu yüksektir. Kullanılan ilaçların birçok iştahsızlığa yol açtığı için de ölçüsüz zayıflık oluşmaktadır. Bununla birlikte gastrointestinal sistem, özefagus üzere kanserlerde ise gayrikâfi beslenmeden ötürü haddinden fazla zayıflık oluşur.
Çeşitli enfeksiyonlar
ZAYIFLIK NASIL ÖNLENİR?
Öncelikle zayıflığın sebebinin bulunması gerekir. Zayıflığın nedeni bulunduktan sonra düzeltme aşamasına geçilir (Şayet zayıflığın sebebi besinlerin vücutta emilimi meselesinden kaynaklanıyorsa diyet tedavisi yanıt vermeyebilir.). Bunun için kesinlikle tıbbi tedavi gerekmektedir.
Zayıf şahısların diyeti şu biçimde olmalıdır:
Zayıf bireylerin diyeti de kesinlikle kimseye mahsus olmalıdır.
Diyetin güç kıymeti harcanan güçten daha çokça olmalıdır.
Diyetin protein kalitesi yüksek olmalıdır. Protein ölçüsü kişinin günlük gereksinimine münâsib ayarlanmalıdır.
Diyet, vitamin ve minerallerden varlıklı olmalıdır.
Hamur işleri, çokça yağ içeren besinler, fast food ile sağlıklı kilo alınması kelam konusu olamaz.
Diyetin protein, karbonhidrat ve yağ istikrarı ayarlanmalıdır ve tekrar tek tip besinden oluşan diyet programları uygulanmamalıdır.
Şekerli limonata, taze sıkılmış meyve suları, tahin pekmez karışımları, sütlü tatlılar üzere hacmi az lakin kuvveti ağır besinler iştahsız insanlarda kuvvet alımını arttırmak için kullanılabilir.
Zayıflama programlarında, yapılan yemeğin manzarası de değer taşımaktadır. Esasen iştahsız olan şahıslar beğenilmeyen görünen bir yemeği yemek istemeyecektir.
Yemek sırasında ziyade su içilmesi kusmaya sebep olabilir. Bu nedenle iştahsız ve kusmaya meyilli bireylerin yemekleri çok sulu olmamalıdır.
Yağlı besinler midede tokluk hissi yaratacağından ötürü zayıf şahıslar kızartma üzere çok yağlı besinler tüketmemelidir. Haşlama, fırınlama yada ızgara pişirme sistemleri daha tutarlıdır.
