
Bazı koltuklar bomboş duruyor. Bazılarının önüne valizler yığılmış. Saksı çiçekleri, biblolar ve yastıklar özenle dizilmiş, perdeler kapalı.
Sosyal medyanın Farsça konuşulan köşelerinde dolaşan dokunaklı bir akımın başlığı bu: "Evin son fotoğrafı".
İnsanların kapılarını kapatıp şehirlerini terk etmeden önce paylaştıkları görüntüler…
Şehri terk etmeden hemen önce paylaşılan bu karelerde insanlar, ardında ne bıraktıklarını kayda geçiriyor.
İsrailin İrana yönelik bombardımanı sürerken, başkent Tahrandaki birçok kişi, yollar tıkanmış, yakıt kuyrukları uzamış olsa da kaçmayı göze aldı.
Geri döndüklerinde evlerini yerinde bulup bulamayacaklarını bilmeden yola çıktılar.
Bir sosyal medya kullanıcısı şöyle yazdı:
"Sevdiklerimden kalan hatıraları ve temel ihtiyaçları topladım, çiçeklerimi suladım ve yola çıktım. Eğer bir daha dönüp dönemeyeceğini bilmeden evden ayrılıyorsan… bu, dayanılmaz derecede zor."
Bir diğeri ise şöyle dedi:
"Evim hiç bu kadar hüzünlü olmamıştı. Geri dönüp dönemeyeceğimi bilmiyorum."
Bir kullanıcı ise çalışma masasının fotoğrafını paylaştı. Fotoğrafta bilgisayar, kulaklıklar yerli yerinde duruyordu.
Altına şunu yazdı:
"Uğruna uykusuz kaldığım, saçlarımı ağartan şeylere veda ettim. Umuyorum ki döndüğümde hâlâ yerlerinde olurlar."
10 milyonluk bu kentin bir sakini, başkente üniversite ve iş hayalleriyle geldiğini yazdı ve "Evdeki her şeyi sevgiyle ve emekle aldım, yerleştirdim. Sessizce veda ettim. Bir gün tekrar bu güzel, güvenli yuvama dönebilmeyi diliyorum," dedi.
Bu insanlar, İsrailin Pazartesi günü verdiği tahliye çağrısından çok daha önce gitme kararını almıştı.
İsrail ordusu, Pazartesi günü Tahranın kuzeyinde geniş bir alanın boşaltılması gerektiğini söyledi ve harita üzerinde işaretlediği bölgeleri duyurdu.
Bu açıklama, İsrailin İrana dört gündür sürdürdüğü hava saldırılarının ardından geldi.
Saldırılarda en az 224 kişi hayatını kaybetti.
Tahranın İsraile yönelik misilleme saldırılarında ise en az 24 kişi öldü.
İsrailin ilk saldırıları, nükleer ve askerî tesisler ile üst düzey yetkilileri hedef almıştı. Ancak saldırıların kapsamı genişledikçe başkent Tahran defalarca vuruldu – üstelik bu saldırıların bazıları yerleşim alanlarını da içine aldı.
Bu da şehir sakinleri arasında korku yarattı.
BBC muhabirleri, İran hükümetinin uyguladığı kısıtlamalar nedeniyle ülke içinden haber geçemiyor. Ancak bazı İranlılar yaşadıklarını BBC Farsça Servisi ile iletişime geçerek aktardı.
Bazı Tahranlılar ise kalmaya karar verdi. Yaşlı anne babaları, küçük çocukları, sağlık sorunları ya da gidecek yerleri olmadığı için.
BBC Farsça Servisine konuşan bir kadın, hamile olduğunu ve küçük bir kız çocuğu bulunduğunu söyledi:
"Bu trafikte nasıl hayatta kalabilirim? Her şeyim burada kurulu... Nereye gidebilirim ki?"
Başka bir kadın ise bekar olduğunu ve 800 km uzaklıktaki ailesinin yaşadığı Şiraza tek başına gitmeye cesaret edemediğini söyledi:
"Aracım var ama Tahrandan ayrılmakta en büyük korkum, mesafenin uzunluğu, yakıt kıtlığı ve arabada çıkabilecek arızalar."
Tahrandan ayrılan arkadaşlarının trafikte saatlerce mahsur kaldığını da sözlerine ekledi:
"Normalde 10–12 saat süren yolculuk, onlara 20 saat sürdü. Otobüs bileti de yok zaten."
Kendini 40 yaşında ve iki küçük çocuk annesi olarak tanıtan bir kadın BBCye şöyle konuştu:
"Ben hiçbir yere gitmiyorum. Açık konuşayım: Artık o kadar yorgunum ki, gidip sonra döndüğümde her şeyin yıkıldığını görmek istemiyorum.
"Yıllardır çok çalıştım. Pandemisiydi, enflasyonuydu… Her şeye rağmen. Bugün bulunduğum yere kolay gelmedim. Eğer her şey mahvolacaksa, çocuklarımla birlikte evimizle gitmeyi tercih ederim. Çünkü yeniden başlama gücüm kalmadı."
Aynı ikilem, yurtdışında yaşayan milyonlarca İranlı tarafından da derinden hissediliyor.
Sevdiklerinin durumunu öğrenmeye çalışırken, kesintili internet bağlantılarıyla onlara ulaşmaya çalışıyorlar.
Bir Instagram kullanıcısı şöyle yazdı:
"Göçün en zor yanı hasretti sanıyorduk. Ama şimdi savaşla birlikte, uzakta olmanın gerçek kaygısının ne demek olduğunu öğrendik."
Yurtdışındaki bazı İranlılar, ailelerinin tüm ısrarlara rağmen ayrılmayı reddettiğini söyledi.
Bu mesajlara yanıt olarak başkentte yaşayan biri şöyle yazdı:
"Bazı insanların parası yok. Bazılarının gidecek yeri yok. Bize sadece gidin demeyin."