S
SoruCevap
Guest
Ses terapisi ile başarılı şekilde tedavi edilebilen vokal fold (ses teli) nodülleri erişkin ve çocuklarda ses kısıklığına neden olan vokal fold lezyonları içerisinde en sık görülenlerdendir. Vokal fold nodülleri, mukozal temasın en kuvvetli olduğu; vokal foldların 1/3 ön - orta kısımların birleşme noktasında oluşurlar.
Vokal fold nodülü olan hastalarda ses kısık, pürüzlü, buğulu ve hava kaçağına bağlı olarak fonasyon süresince azalan şiddettedir.
Genellikle vokal nodül, çocuklarda erkeklerde, erişkinlerde ise genç kadınlarda daha sık görülmektedir. Erişkin bayanlarda daha sık gözlemlenmesinin nedeni; kadınlarda vokal foldların titreşen kısmının uzunluğunun daha kısa olması ve membranöz kısmın orta noktasında çarpma stresinin daha yüksek olmasıdır. Bunun yanında öğretmenler, avukatlar, ses sanatçıları, aktörler, çağrı merkezi çalışanları gibi toplum içinde çok konuşan ve sesi ile mesleklerini icra eden kişilerde vokal nodüllerin görülme sıklığı diğer meslek gruplarına göre daha fazladır.
Nodüllerin büyüklüğü toplu iğne başından bezelye büyüklüğüne kadar değişen derecelerde gözlemlenebilir. Nodüller erken dönemde pembemsi renkte, küçük ve ödemlidir. Kronikleşmiş olan nodüller ise tipik olarak beyaz renktedirler. Bununla birlikte vokal foldların (ses tellerinin) esnekliği azalmış ve sesin amplitüdü düşmüştür.
Literatürde vokal fold nodülünün oluşumuna neden olabilecek etmenleri inceleyen birçok çalışma mevcuttur.
Sesin yanlış ya da aşırı kullanımı genellikle nodül oluşumunun temel nedeni olarak kabul edilse de, bunun yanında kronik öksürük ya da aşırı boğaz temizleme gibi davranışlar da nodül oluşumunda etkilidir. Nodül oluşumundan sonra ise, uygun olmayan vokal davranışların devam etmesi durumu şiddetlendirebilir. Örneğin, fonasyon sırasında vokal foldlar arasındaki kapanma tamamlanmıyorsa, glottik açıklığı kompanse edebilmek için ventriküler vokal foldların (yalancı ses tellerinin) kapanması ya da sphincteric daralma belirgin bir girişim olabilir ve bu da aşırı hava akımı ile sonuçlanır.
Tüm bunların dışında yeterli hidrasyonun sağlanamaması, laringofarengeal reflü, sigara kullanımı ve stres gibi diğer faktörlerin de nodül oluşumunda etkili olabileceği literatürdeki bir çok çalışmada rapor edilmiştir.
Tüm bu faktörler doğrultusunda; ses hijyeninin sağlanması, uygun alışkanlıkların edinilmesi ve ses terapisi ile vokal nodüller tedavi edilebilmektedir.
Vokal fold nodülü olan hastalarda ses kısık, pürüzlü, buğulu ve hava kaçağına bağlı olarak fonasyon süresince azalan şiddettedir.
Genellikle vokal nodül, çocuklarda erkeklerde, erişkinlerde ise genç kadınlarda daha sık görülmektedir. Erişkin bayanlarda daha sık gözlemlenmesinin nedeni; kadınlarda vokal foldların titreşen kısmının uzunluğunun daha kısa olması ve membranöz kısmın orta noktasında çarpma stresinin daha yüksek olmasıdır. Bunun yanında öğretmenler, avukatlar, ses sanatçıları, aktörler, çağrı merkezi çalışanları gibi toplum içinde çok konuşan ve sesi ile mesleklerini icra eden kişilerde vokal nodüllerin görülme sıklığı diğer meslek gruplarına göre daha fazladır.
Nodüllerin büyüklüğü toplu iğne başından bezelye büyüklüğüne kadar değişen derecelerde gözlemlenebilir. Nodüller erken dönemde pembemsi renkte, küçük ve ödemlidir. Kronikleşmiş olan nodüller ise tipik olarak beyaz renktedirler. Bununla birlikte vokal foldların (ses tellerinin) esnekliği azalmış ve sesin amplitüdü düşmüştür.
Literatürde vokal fold nodülünün oluşumuna neden olabilecek etmenleri inceleyen birçok çalışma mevcuttur.
Sesin yanlış ya da aşırı kullanımı genellikle nodül oluşumunun temel nedeni olarak kabul edilse de, bunun yanında kronik öksürük ya da aşırı boğaz temizleme gibi davranışlar da nodül oluşumunda etkilidir. Nodül oluşumundan sonra ise, uygun olmayan vokal davranışların devam etmesi durumu şiddetlendirebilir. Örneğin, fonasyon sırasında vokal foldlar arasındaki kapanma tamamlanmıyorsa, glottik açıklığı kompanse edebilmek için ventriküler vokal foldların (yalancı ses tellerinin) kapanması ya da sphincteric daralma belirgin bir girişim olabilir ve bu da aşırı hava akımı ile sonuçlanır.
Tüm bunların dışında yeterli hidrasyonun sağlanamaması, laringofarengeal reflü, sigara kullanımı ve stres gibi diğer faktörlerin de nodül oluşumunda etkili olabileceği literatürdeki bir çok çalışmada rapor edilmiştir.
Tüm bu faktörler doğrultusunda; ses hijyeninin sağlanması, uygun alışkanlıkların edinilmesi ve ses terapisi ile vokal nodüller tedavi edilebilmektedir.
